© Çerkezköy Ekspres

“DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ ÇİN ZULMÜ SON BULSUN”

​​​​​​​Türk Ocakları Çerkezköy Temsilciliği tarafından Doğu Türkistan’daki Türklere karşı Çin Halk Cumhuriyeti’nin uyguladığı baskıların son bulması amacıyla basın açıklaması ve Doğu Türkistan’ isimli şiir dinletisi etkinliği düzenlendi.

Türk Ocakları Çerkezköy Temsilciliği tarafından Çerkezköy Belediyesi Konferans Salonu’nda ‘İnsanlığın sustuğu yer: Doğu Türkistan’ isimli şiir dinletisi etkinliği düzenlendi.

“SONU GELMEZ YASAK VE İŞKENCENİN UYGULANDIĞI SÖMÜRÜ BÖLGESİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ”

Etkinlik öncesinde Çerkezköy Belediyesi önünde basın açıklaması gerçekleştiren Türk Ocakları Çerkezköy Temsilcisi Burak Candaş; “Doğu Türkistan, 1949’da Rusların yardım ve yataklığı sonucunda Çin Komünist Partisi yönetimince işgal edilmiştir. 1955’te Çin tarzı otonom bölgeye çevrilen Doğu Türkistan sonu gelmez yasak, zulüm ve işkencenin uygulandığı bir sömürü bölgesine dönüşmüştür. Türkistan ve Türk adlarının yasaklanmasıyla başlayan zulüm ‘Yerli milliyetçilikle mücadele’, ‘Pantürkizm’ ve Panislamizmle mücadele’ adlarıyla devam etmiş; ardından on yıl süren Kültür Devrimi dönemindeki akıl almaz, sistemli zulüm, Çinlileştirme, Mao’nun ölümüyle kısmi olarak son bulmuştur” diyen Candaş, 1994 yılında Doğu Türkistan’da zulüm ve işkencenin çeşitli sistematik çalışmalarla devam ettiğini vurguladı.

DİNİ EĞİTİM YASAKLANDI

Çin’de İslamiyet’in kamusal ve özel alanlardan çıkartıldığını ve dini öğretimin yasaklandığını belirten Candaş, Uygur Türkçesinin resmi dil statüsünden iptal edildiğini ve Çince’nin dayatıldığı bilgisini verdi. Evlenme çağına gelmiş genç kızların sanayi bölgelerinde köle olarak çalıştırıldığına dikkat çeken Candaş, yurtiçi ve yurtdışı seyahatin de zorlaştırıldığını belirtti.

TÜRKLERİN EVLERİ GÖZETLENİYOR

Ağustos 2016’da Çin Komünist Partisi yetkilisi tarafından ‘Aşırılıkla Mücadele’ uygulamaları kapsamında Uygur Türklerinin hedef alındığını belirten Candaş; “Ekim 2016’dan itibaren Uygurların pasaportları toplatılmış; Ocak 2017’den itibaren yurtdışında bulunan Uygur Türklerinin Çin’e dönmesi için Doğu Türkistan’daki aile fertleri rehin alınarak

veya onların yanında telefondan arayarak tehdit ve şantaja başlanmıştır” dedi. Çin’de Türklere çeşitli baskılar uygulandığını ve Türklerin nefes alamaz hale getirildiğini söyleyen Candaş; “Çifte bağlantılı hane sistemi ile evlerin gözetlenmesi, merkezi mahalli görevlilerin iletişim araçlarına yerleştirdikleri programlar ile sürekli denetleme ve gözetlemede bulunması, ihbar ve ödüllendirmenin tesis edilmesi, birçok cami ve mescitin yıkılması gibi birçok uygulamaya Doğu Türkistan’da yaşayan Türk soydaşlarımız maruz bırakılmıştır” ifadelerine yer verdi.

3 ÇEŞİT KAMP UYGULAMASI VAR

Doğu Türkistan’daki Türklerin Çin tarzı Nazi kamplarına gönderildiğine vurgu yapan Candaş; “Doğu Türkistan’daki Uygur Türkü nüfusunun en az yüzde 10’unun kamplara kapatıldığı bilinmektedir. Konuyla ilgili akademik rapor hazırlayan Adrian Zenz’e göre yaygın olarak 3 çeşit kamp uygulaması vardır. Çinceyi bilmemekten başka suçu olmayanların kapatıldığı ‘Eğitim Merkezleri Aracılığıyla Toplu Öğretimle Dönüştürme Kampı’ Evinde dini çağrıştıran nesne kitap bulunduranların kapatıldığı ‘Hukuk Sistemi Okulları’ Ülke dışındaki yabancılarla irtibat kuranların kapatıldığı ‘Rehabilitasyon Merkezleri” dedi.

TUTUKLULAR İSLAMI REDDETMEYE ZORLANIYOR

Açıklamalarına şu sözlerle devam eden Candaş; “Tutuklular, İslam’ı reddetmeye, kendilerini ve sevdiklerini durmaksızın eleştirmeye, hakaret etmeye ve partiyi ve Çinliliği yüksek sesle övmeye zorlanıyorlar. Beyin yıkama haricinde tecavüze, helal olmayan yemeklere, içki içmeye zorlanıyorlar. Özellikle genç erkekler öldürülme, tıbbi deneye tabi tutulma ve iç organlarının çalınması gibi vahşi cezalara maruz kalmaktadır. İtaatsizlik edenlere ise saatlerce ayakta durma, tecrit etme, yemek vermeme, demirden elbise giydirme, kafasını buzlu suya sokma gibi işkenceler uygulanmaktadır”

“ZULÜM SON BULSUN”

İnsan Hakları örgütlerinin yaptığı araştırma sonucunda Nisan 2017’den bu yana ‘Çin Nazi Kampları’nda tutulan 231 Uygur Türkü’nün bilgilerine ulaştığını belirten Candaş; “Bunların içinde tutuklu iken ölen veya öldürülen bilim insanlarının da olduğu bilinmektedir” diye konuştu. Çin’de yaşanan zulme son verilmesi gerektiğini ve vatandaşların da bu konuda duyarlı olması gerektiğini belirten Candaş; “Bu şekilde devam etmesi halinde, emsali görülmemiş bir soykırıma dönüşecek olan bu uygulama ve baskıların gündeme

getirilmesi asla Çin’in iç işlerine karışmak olarak değerlendirilmemeli. Ekonomik ve stratejik işbirliği düşünülerek milyonlarca Müslüman Türk’ün, tüm dünyanın gözü önünde asimilasyona uğramasına izin verilmemelidir” şeklinde konuştu.

“ÇİN DOĞU TÜRKİSTAN TÜRKLERİNİN KİMLİK HAKLARINA SAYGI GÖSTERMELİ”

Candaş, açıklamalarını şu sözlerle noktaladı; “Bağımsız uluslararası kuruluşların da teyit ettiği bu baskı ve zulümleri kınıyoruz. Eğer Çin Hükümeti Türkiye ve diğer Türk devletleri ile Kuşak Yok Projesi de dahil, sağlıklı ilişkiler kurmak istiyorsa Türk devletlerinin yetkilileri Çinlilere, Doğu Türkistan Türklerinin kimlik haklarına saygı göstermesi gerektiğini göstermek zorundadır” dedi.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

Basın açıklaması sonrasında Çerkezköy Belediyesi Konferans Salonu’nda Şiir Dinletisi düzenlendi. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programda açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet edilen Türk Ocakları Çerkezköy Temsilcisi Burak Candaş; “Bırak beni haykırayım, susarsam sen devam et, unutma ki şairleri haykırmayan bir millet, sevenleri toprak olmuş öksüz bir çocuk gibidir. Türk Ocağımızın kurucusu ve ilk genel başkanı Mehmet Emin Yurdakul’un günün anlamına da uygun bu dizeleriyle sözlerime başlamak istedim. Bu dizeler günümüz Türk Dünyasının sorunlarını hatırlatıyor bana. Özellikle Doğu Türkistan’ı ve orada Çin zulmü altında inleyen Türk soydaşlarımızı. Türk Ocakları Çerkezköy temsilciliği olarak Doğu Türkistan konusunda haykıran şairlerimizle biz de bu özgürlük mücadelesine destek vermek, uygulanan bu zulüm ve işkencelere tepki göstermek istedik. Sağolsunlar ki susmayan şairlerimiz sayesinde böyle bir program tertipledik” dedi. Etkinliğe katılım gösterenlere teşekkür eden Candaş konuşmasını şu sözlerle noktaladı; “Ne ABD, ne Rusya ne  Çin, Her şey büyük Türk milleti için, Yaşasın Bağımsız Doğu Türkistan, Ne mutlu Türküm diyene” dedi. Sonrasında Doğu Türkistan Vakfı Eski Başkanı, Araştırmacı Yazar Hamit Göktürk tarafından Doğu Türkistan’da yaşananlar anlatıldı. Etkinlik şiir dinletisi ile son buldu.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER