© Çerkezköy Ekspres

“ÇÖLYAK BİR YAŞAM TARZI OLMALI”

Trakya Çölyak ve Sağlıklı Yaşam Derneği tarafından, Optimed Hastanesi’nin katkılarıyla bugün saat 13:00’da Şehit Muharrem Yanal Özel Eğitim Meslek Okulu’nda  “ Duy, Dinle, Destekle” çölyak farkındalık semineri düzenlendi. Çölyak hastalığı hakkında bilgi verilen seminerde Şehit Muharrem Yanal Özel Eğitim Meslek Okulu’nda eğitim gören öğrencilerden oluşan grup  söylemiş oldukları şarkılarla katılımcılara unutulmaz anlar yaşattı.

Trakya Çölyak ve Sağlıklı Yaşam Derneği tarafından Şehit Muharrem Yanal Özel Eğitim Meslek Okulu’nda  “ Duy, Dinle, Destekle” çölyak farkındalık semineri düzenlendi.

KATILIM YOĞUN OLDU

Optimed Hastanesi’nin katkılarıyla bugün saat 13:00’da düzenlenen seminere Şehit Muharrem Yanal Özel Eğitim Meslek Okulu Müdürü Murat Mustafa Sütçü, Trakya Çölyak ve Sağlıklı Yaşam Derneği Başkanı Bahar Ayşegül Gülcü, Optimed Hastanesi Kurumsal İletişim Sorumluları Metin Demirtaş ile Nagihan Aktaş, öğretmenler ve öğrenciler katılım gösterdi. Şehit Muharrem Yanal Özel Eğitim Meslek Okulu’nun konferans salonunda düzenlenen seminere konuşmacı olarak Optimed Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hakan Sunal ile İlçe Sağlık Müdürlüğü’nde görevli Dyt. Serhat İlbas katıldı.

“ÇÖLYAKLA YAŞAM ZOR VE PAHALIDIR”

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan seminer, Trakya Çölyak ve Sağlıklı Yaşam Derneği Başkanı Bahar Ayşegül Gülcü’nün açılış konuşması ile devam etti. Gülcü, “ 25 yıl bilmeyerek ve son 10 yılda tanı almış bir çölyaklıyım. Çölyak bugün toplumun çoğu üyesinin bilmediği fakat başına gelince onunla yaşamayı ve yaşam şekli haline getirmeye çalıştığı hastalıktır. Tabii çölyakla yaşam zor ve pahalıdır” dedi.

ÇÖLYAK HASTALIĞI HAKKINDA KISACA BİLGİ VERDİ

Çölyak hastalığı hakkında kısaca bilgi veren Gülcü, “ Çölyak, arpa, buğday, çavdar ve yulafın doğal yapısında bulunan bir çeşit protein olan gluten maddesine bağışıklık sisteminin tepki vermesidir. Bu tepki sonucunda ince bağırsağın içindeki virüs yapılarının yok olması ile emilim işleminin yerine getirilememesi nedeniyle gıdalardan almamız gereken vitamin, mineral emilemez ve kana karışamaz. Bunun sonucunda beslenme bozukluğu ve çölyak ortaya çıkar” dedi.

“SEVGİ VE BARIŞ DOLU BİR DÜNYA BIRAKMAK İSTİYORUZ”

Hastalığın getirdiği zorlukları yenebilmek ve yeni nesillere çölyaklıların da sosyal yaşamları olduğunu kanıtlayıp onların toplumda kendilerini yalnız hissetmemeleri için bu derneği kurduklarını ifade eden Gülcü, “Tabii ki dünyadaki tek ve zor hastalık çölyak değil, bizler de bunun bilincinde olarak engellilere, down sendromlulara, otizmlilere, orginez eksikliği bulunan hastalara, lösemi, MSUD ve her ne kadar hastalık varsa bu yaralara bir nebze merhem olmayı, duyarlı olmayı bir borç olmayı biliriz. Bize kalan dünya emanetini gelecek nesillere alnı ak, duyarlılığımız ile aydınlık bir yol bırakmak istedik. Bir çocuğun gülümsemesi mutlu olması bile ruhumuzun huzur bulmasına yeterken soruyorum sizlere: Neden elimizi taşın altına koymuyoruz? Ateşin düştüğü yer olanlar sadece hastalar mı? Peki bir gün bizim başımıza gelmeyeceğinin garantisi var mı?” şeklinde konuştu. Gülcü, “Ne oldum değil ne olacağım! Sözünü hayat felsefesi olarak benimsersek bu gökkubbenin altında beraberce hayırlara vesile olabiliriz. Bizler derneğimizi bu duygu ve düşüncelerle açtık ve Allah’ın izniyle bu yolda dayanışma içinde nesillerimize yaşam alanı geniş, sevgi ve barış dolu bir dünya bırakmak istiyoruz” dedi.

SUNUM YAPILDI

Açılış konuşmasının ardından sunum yapan Optimed Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hakan Sunal çölyak hastalığı hakkında bilgi verdi.   İlk olarak çölyak hastalığının ne olduğunu açıklayan Sunal, “Buğday, arpa çavdar ve yulafta bulunan glüten adlı proteinin genetik yatkınlığı olan kişilerin ince bağırsaklarında neden olduğu bir hastalıktır. Çölyak hastalığında ailevi kalıtım söz konusu değildir. Çölyak hastalığı, vücutta immünolojik cevabı tetikleyen çevresel ve genetik faktörlerin birlikte brol oynaması sonucunda ortaya çıkar” dedi. Çölyak hastalığının yaşam boyu süren tek gıda alerjisi oluğunu ifade eden Sunal, “İnsanoğlunun en sık rastlanan genetik hastalığı olarak kabul edilmektedir. Çölyak hastalığının görülme sıklığı yüzde 1 ile binde 3 arasında değişmekte olup, Türkiye’de 250 bin ile 750 bin arasında tahmin edilmekte iken ancak yüzde 10’una tanı konulduğu dikkate alındığında 25 bin 75 bin arasında tanı almış hasta beklenmektedir” dedi. Çölyak hastalığının belirtilerinden de söz eden Sunal, “Bazı olgular asemptomatik olabildiği gibi tanı gecikmesinde ölüme kadar varabilen geniş bir hastalık tablosu ile de karşımıza gelebilir. Çölyak hastalığı tanı konulduktan sonra hastalık olmaktan çıkarak bir yaşam biçimi haline gelmektedir. Çölyak hastalığı her yaşta teşhis edilebilmekle birlikte belirtiler başka hastalıkları da düşündürmekte olduğundan teşhisi zor olan hastalıklardandır. Erken osteoporoz, kansızlık, teşhis edilmemiş laktoz alerjisi gibi hastalıklarla karıştırılabilir. Teşhiste kan testleri, serolojik özel testler (AGA, EMA) ile ön tanı konmakta kesin tanı içinse ince bağırsak biyopsisi gerekmektedir” dedi.

RİSKLER NELER?

Tedavi edilmezse çölyak hastalığının kısa ve uzun vadedeki riskleri hakkında da bilgi veren Sunal, “Çölyak hastalığının tek tedavisi ömür boyu buğday, arpa, çavdar, yulaf tahıllarında bulunan glütenden uzak sıkı bir diyettir. Çölyak hastaları ayrıca marketlerde satılan hazır gıdaların içeriklerine dikkat etmeli glütensiz gıdaları tüketmelidir” dedi.

DİYET TEDAVİSİ HAKKINDA BİLGİ VERDİ

Optimed Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hakan Sunal’ın ardından sunum yapan İlçe Sağlık Müdürlüğü’nde görevli Dyt. Serhat İlbas ise çölyak hastalarının hangi besinleri tüketmesi konusunda bilgi verdi. İlbas, “Diyetin uygulanmasıyla düzleşen ince bağırsak yüzeyi normal şeklini tekrar kazanmaktadır. Diyet uygulandığı sürece çölyak hastalarında genellikle bir şikayet olmaz” dedi. Diyet tedavisi hakkında bilgi vererek çölyak hastalarının özellikle etiket okuma alışkanlığı kazanmaları gerektiğini ifade eden İlbas, Çölyak hastaları buğday, arpa, çavdar, yulaflı gıdalar tüketmemeli. Doğal glutensizlerin dışında glutensiz olarak tanımlanan bir gıda tam anlamı ile glutensiz değildir. Diğer bir deyişle sıfır glutenli  bir yaşam olanaksızdır. 1 kilogramda 20 miligramdan az glüten içeren besinler glutensiz olarak kabul edilmektedir” dedi.

TÜKETİLMESİ GEREKEN VE GEREKMEYEN BESİNLER NELER?

Çölyak hastalarının tüketmemesi gereken besinleri de açıklayan İlbas, “ Buğday, arpa, çavdar, ve yulaf katkılı her türlü ürün, una galete ununa batırılarak kızartılmış tavuk balık gibi et ürünleri, malt kullanılan içecekler, glüten içeren hazır çorbalar, köfte, pane harçları gibi hazır çeşniler, sirke, çikolata, puding, sakız, ketçap, mayonez, dondurma gibi gıdaların bazılarında glüten bulunabilmektedir. Tuzlu soslu kuruyemişler, glütenle yapıştırıldığı yasak. Çölyak hastaları için güvenli yiyecekler, tüm sebzeler, tüm meyveler, tüm bakliyatlar, tüm katkısız katı ve sıvı yağlar, yumurta, bal, reçel, basit toz şeker, zeytin, et balık, tavuk, una batırılmamış konserve çeşitleri, mısır, pirinç, patatesin hem kendileri hem de unları besin hazırlamada kullanılabilir. Ayrıca kestane unu, nohut unu, soya unu, üzüm çekirdeği unu da kullanılabilir. Evde çekilmiş güvenli baharatlardır” dedi

KATILIM BELGESİ VERİLDİ

Sunumların ardından Şehit Muharrem Yanal Özel Eğitim Meslek Okulu’nda eğitim gören öğrencilerden oluşan gruplar tarafından şiir dinletisi sunulurken müzik ziyafeti de verildi. Öğrencilerin keyifle dinlediği seminer, katılımcılara teşekkür belgesinin verilmesiyle son buldu.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER