Tekirdağ Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezi sosyologu Elif Nergis’in konuşmacı olarak katıldığı seminerde, ‘’kadına yönelik şiddetin tanımları, türleri, kadına yönelik şiddetin etkileri, ulusal mevzuat, kadına yönelik şiddete karşı hizmet veren kurum ve kuruluşlar’’ konuları anlatılarak katılımcılar bilgilendirildi.
TÜRKİYE’DEKİ İSTATİSTİKLERDEN ÖRNEKLER VERDİ
İstatistiklerden örnek vererek konuşmasına başlayan sosyolog Elif Nergis, “Dünyada 1.3 milyar insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu sayının yüzde 70 oranını kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. Dünyada özel mülkiyetin yüzde 1’i kadınlara ait. Ülkemizde milletvekillerinin yüzde 17’si kadın. Ülkemizdeki belediye başkanlarının ise sadece yüzde 1’i kadın. Ülkemizde erkeklerin işgücüne katılım oranı yüzde 73 iken, kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 34. Aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddet kadın-erkek eşitsizliğinin hem bir nedeni hem bir sonucu olarak karşımız çıkmakta. Kadına yönelik şiddet kadına yönelik ayrımcılığa neden olan, kadınların ilerlemesini engelleyen, kadınlar ve erkeklerin arasındaki eşitsiz güç ilişkisinin yansımasıdır dersek burada kadına yönelik şiddetin kadın-erkek eşitsizliğinin bir sonucu olarak karşımıza çıktığını görebiliriz’’ dedi.
“HAK VE FIRSATLARDAN EŞİT ŞEKİLDE YARARLANAMIYOR”
Nergis konuşmasının devamında; ‘’Kadına yönelik şiddet, kadını ikincil olarak konumlandırarak hak, fırsat ve imkanlardan eşit bir şekilde yararlanmalarının önünde engel teşkil etmekte, imkanlardan eşit şekilde yararlanamayan kadınlar haklarını bilememekte, bu durum kadının güçlenmesini engellemekte ve kadına şiddeti artırmaktadır. Kadın okuryazarlığı oranına baktığımızda 2002 yılından günümüze kadın okuryazarlığının arttığını görüyoruz. Tabi ki hedeflenen her iki cinsiyet için de okuryazarlık oranının yüzde 100’e ulaşması. Hak ve fırsatlardan eşit şekilde yararlanamayan kadınların sağlık hizmetlerinden de yeterince faydalanamadığını söyleyebiliriz. Bunun bir göstergesi ve sonucu olarak da karşımıza anne ve bebek ölümleri çıkıyor. Sağlık Bakanlığı’nın konuyla ilgili yaptığı çalışmalar sayesinde anne ve bebek ölümlerinin 1998 yılından günümüze azaldığını görüyoruz’’ ifadelerine yer verdi.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.