Migrenin tüm baş ağrısı hastalıkları içinde doktora en fazla başvuru nedenlerinden biri olduğuna dikkat çeken Coşkun, “Tek taraflı baş ağrısı, bulantı, kusma, ışık ve sese karşı hassasiyet migrenin karakteristik özelliklerindendir. Bunların dışında; koku, alkollü içecekler, bazı tür peynirler ve şarküteri ürünleri, çikolata ve baharatlı yiyecekler ile birlikte lodoslu havalar ve mevsimsel geçişler de migreni tetikleyen etkenler arasında yer almaktadır. Lodoslu havalarda daha çok hava ile birlikte taşınan tozlar, çeşitli partiküller ve kirlerin ağrıya neden olduğu bildirilmiştir.” dedi.
TEK TARAFLI ZONKLAYICI AĞI OLUŞTURABİLİR
Ayrıca mevsimsel değişiklikler ile birlikte havadaki sıcaklığın azalmasının vücutta hormonal değişimlere neden olabildiğini belirten Coşkun, “Nitekim özellikle kadınlarda menstürel (regl) dönemlerinde bu nöbetlerin sıklaşması bu teoriyi destekler hale gelmiştir. Yılda birkaç kez atak geçiren migren hastaları bu aylarda haftada en az bir iki atak geçirir hale gelebilir. Atakların sayısının dışında şiddetinde de artış olabilir ve tek taraflı zonklayıcı ve kompleks bir ağrı oluşturabilir. Ülkemizde gerçekleştirilen çok merkezli bir baş ağrısı epidemiyolojisi çalışmasında, 15–55 yaş grubunda migren görülme sıklığı yüzde 16.4 olarak bulunmuş olup bu oran kadınlar için yüzde 21.8, erkekler için yüzde 10.9’dur. Bu değerler göreceli olarak yüksek izlenimi vermekle birlikte yakın zamanda batıda yapılmış çalışmalar ile uyumludur.” İfadelerini kullandı.
KÜME BAŞ AĞRILARI
Mevsimsel değişiklik ile korele giden başka tür baş ağrılarının da sayılabildiğini aktaran Coşkun, bunlar arasında Küme baş ağrısı ve Gerilim tipi baş ağrısı bulunduğunu açıkladı. Küme baş ağrılarında, ağrıların mevsimsel kümeleşme gösterdiğini belirten Coşkun, “Örneğin hastanın ağrıları kasım ayında kümeleşme gösteriyorsa bir sonraki yılın kasım ayına kadar hastada ağrı atağı beklenmez. Migrene göre daha kısa süren bu atakların, oyucu tarzda çok daha şiddetli olduğu söylenebilir. Ayrıca bu hastalar atak sırasında son derece rahatsız ve huzursuzdurlar. Hastalığa eşlik eden göz kızarıklığı, göz yaşarması, burun akıntısı yüz kızarıklığı gibi otonom bulgular da görülebilir.” dedi.
GERİLİM TİPİ BAŞ AĞRISI
Türkiye’de en sık görülen baş ağrı tiplerinden birisi olan Gerilim Tipi Baş Ağrısının (GTB) yıllık yaklaşık yüzde 32 civarında olduğunu kaydeden Coşkun, “GTB’ler migrenden daha sık görülmekle birlikte görece daha hafif baş ağrılarına neden olduklarından hekime başvuruda daha geri plandadır. Sıklıkla 20 yaş civarında başlar, her yaşta görülebilir. Kadınlarda biraz daha sık görülmekle birlikte aradaki fark migrende olduğu kadar çarpıcı değildir. Sıklıkla iki yanlı bir baş ağrısına neden olması, zonklayıcı olmaması, hareketle artmaması, atak sırasında bulantının olmayışı ve ışıktan rahatsızlık duymama karakteristik özelliğidir. Boyun, yüz ve saçlı derideki kasların kasılması sonucu oluşur. Kasların kasılmasına neden olan nedir, tam olarak bilinmemektedir. Ataklar şeklinde gelebildiği gibi, 3 aydan daha uzun süredir günlük veya gün aşırı baş ağrısının olduğu kronikleşmiş halde de görülmesi seyrek değildir. Bu kronik form doktora daha sık başvuru nedenidir.” ifadelerini kullandı.
KIŞI KARŞILAMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR?
Kış mevsiminin sıcak yaz mevsiminden sonra daha sert bir dönem olarak algılanabildiğini söyleyen Coşkun, “Her şeye rağmen kışın gelişine daha olumlu bakmak için bu ağrılarla baş edebilmeyi öğrenmek gerekir. Peki kışın gelişini daha mutlu karşılamak için neler yapılabilir? Migren ağrıları başlamadan önce stres ve anksiyeteden uzaklaşmak ilk atılabilecek adımlardandır. Aile, aile dostlarımız ve sevdiğimiz arkadaşlarla zaman geçirmek, soğuk kış günlerinde herkese iyi gelecektir. İkinci adım olarak migren atağımızı tetikleyen faktörler belirlenmeli ve uzak durulmalıdır. Baş edilemeyen ağrılar söz konusu olduğunda günümüzde migren tedavisinde çok yaygın kullanılan tedaviler mevcuttur. Bunlar arasında antidepresanlar, antiepileptikler, analjezik ve kardiyak ilaçlar sayılabilir. Uygun bir hastaya uygun bir tedavi başlandığında sonuçlar yüz güldürücü olabiliyor. Medikal tedavinin dışında Botox enjeksiyonu yapılabilmektedir. Kas-sinir kavşağına botilinium toksini enjeksiyonu ile kasta felç durumu oluşturulur ve ağrının önüne geçilmiş olur. Ancak enjeksiyonun etkisinin kısa sürmesinden dolayı (6 ay) tekrarlayan enjeksiyon uygulaması söz konusu olabilmektedir.” şeklinde bilgiler verdi.
KENDİNİZİ DAHA İYİ HİSSETMENİZİ SAĞLAYACAK
Küme baş ağrısının çok ağrılı olması nedeniyle atak başladıktan hemen sonra çoğu hastanın zaman kaybetmeden nöroloji hekimine başvurma ihtiyacı duyduğunu belirten Coşkun, sözlerine şu şekilde devam etti: “Atak tedavisinde oksijen, migren ilaçları, lokal anestezikler kullanılır. Önleyici tedavi olarak kalsiyum kanal blokeri, kortikosteroid, lityum, ergotlar ve melatonin kullanılabilir. Önlenemeyen ağrılarda sinir bloğu yapılabilmektedir. Bilinen küme baş ağrısı olan hastalara, bahar ile birlikte atağın başlamaması için düzenli bir uyku programı uygulanmalı ve alkolden kaçınılması önerilmelidir.Gerilim tipi baş ağrısında ise insanlar tıbbi yardımdan çok ağrıyı kendi yöntemleri ile geçirmeye çalışmaktadırlar. Özellikle kullanılan ağrı kesiciler zamanla faydasız hale gelip, bizzat bu ilaçların kendisi ağrı kaynağı haline gelebilir.Oysaki analjezikler GTB’nin yalnızca akut tedavisinde kısa bir süreliğine kullanılır. Önleyici tedavi olarak daha çok trisiklik antidepresanlar, seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI), epilepsi ilaçları ve kas gevşeticiler nöroloji hekimi kontrolünde kullanılır.Özetle; güzel kış günlerimizi daha keyifli geçirmek için düzenli yaşam, düzenli egzersiz ve akılcı ilaç kullanımı ile kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır.”
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.