Artan yükün özellikle ağır yemekler ve ağır iş temposu ile birleşince kalp krizinin kaçınılmaz olabildiğini vurgulayan Demirkol, “Bu nedenle soğuk havada çok dolaşmak sakıncalıdır. Kısa süreli ve molalı yürüyüşler yapmak, kalbi ve tansiyonu çok yormamak önerilir.” dedi.
SOKAĞA ÇIKILMAMASI GEREKİYOR
Çerkezköy Özel İrmet Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Sait Dermirkol; "Havaların soğuması, özellikle kalp ve yüksek tansiyon hastalıklarını tetikliyor. Göğüs ağrısı, ritim bozuklukları, hipertansiyon atakları, kalp krizi ve ani ölümlerin görülme riski soğuk havalarda artıyor. Özellikle yeni kalp krizi geçirenlerin soğuk havalarda sokağa çıkmaması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
GRİP İLAÇLARINA DİKKAT
Kalp krizi ve damar hastalıklarının kışın arttığını belirten Demirkol, “Soğuk, bir spazm faktörüdür. Soğuk direkt göğüsten ya da nefes yoluyla ağızdan alınınca spazma neden olur. Özellikle soğuk havalarda dışarı çıkarken sıkı giyinilmeli ve mutlaka atkı takılmalıdır. Kış aylarında kullanımı artan kimi grip ilaçları ritim bozukluğuna neden olmaktadır.” şeklinde konuştu.
HER İNSANIN SOĞUĞA TEPKİSİ FARKLIDIR
Her insan vücudunun soğuk havaya verdiği cevabın farklı olabildiğini hatırlatan Demirkol, “Yaşın, fiziksel durumun, altta yatan kronik hastalıkların sayısı ve ciddiyeti, soğuğa karşı vücudun verdiği yanıtı etkiliyor. Hipertansiyon, damar tıkanıklığı, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, sigara kullanımı, obezite, ailede kalp hastalığı öyküsü gibi risk faktörlerine sahip kişilerin kalp krizi riskinden korunmak için daha dikkatli olması ve kışa girmeden önce mutlaka yeni bir sağlık kontrolünden geçmesi gerekiyor.” dedi.
KIŞ AYLARINDA KALP SAĞLIĞINI KORUMAK İÇİN NELER YAPILMALIDIR?
Azalan güneş ışığı nedeniyle D vitamini yapımının da azaldığını ve kış aylarında vitamin eksikliği görülebildiğini ifade eden Doç. Dr. Demirkol, hipertansiyon ve kalp hastalıklarında kalsiyum metabolizması çok önemli olduğu için vitamin eksiği olan hastaların destek almalarında fayda olduğunu kaydetti.
Azalan gündüz ışığı ve artan gece saatlerinin hormon dengesini de etkilediğini hatırlatan Demirkol, “Uyku düzeni bu nedenle sekteye uğrar. Hareketsizlik insülin salgısını değiştirir. Aşırı karbonhidratlı ürünlerden uzak durulmalıdır. Yağ tutma ve kilo alma artar, su dengesi etkilenir; böbrek çalışması değişir. Tuz tüketimi azaltılıp daha çok su içilmelidir.” sözlerine yer verdi.
RÜZGARI ARKANIZA ALARAK YÜRÜYÜN
Kalp ve tansiyon hastalığı olanların kış mevsiminde fiziksel kondisyonunu iyileştirmek için yürüyüş yapması gerektiğini vurgulayan Demirkol, “Ama açık havada spor yapmak yerine evde veya spor salonlarında egzersizi tercih edebilirsiniz. Soğuk havalarda yapılan fiziksel aktivitelerde ortam ısısı ve nemi, rüzgar, soğuğa maruz kalınan süre, fiziksel aktivitenin şiddeti kalbimiz için büyük önem taşıyor. Soğuk havalarda rüzgara karşı değil; rüzgarı arkaya alarak yürümek gerekiyor. Özellikle kalp krizi geçirenlerin dumanlı, kirli, rüzgarlı soğuk havalarda olabildiğince dışarı çıkmamasında fayda var. Göğüs kafesinde baskı, ağırlık, yanma ve sıkışma gibi belirtiler görüldüğünde zaman kaybetmeden hastaneye başvurulmalı. Ayrıca tek veya her iki kolda, sırtta, midede ağrı, nefes darlığı, soğuk terleme, bulantı, baş dönmesi gibi belirtiler de kalp krizinin işareti olabilir. Bu belirtiler görüldüğü takdirde de acilen hastaneye gidilmelidir.” dedi.
AŞIRI KALIN GİYSİLER YERİNE VÜCUDU ISITACAK GİYSİLER
Egzersiz için yemeklerden sonra en az 2 saat geçmiş ve midedeki dolgunluk hissinin azalmış veya kaybolmuş olmasına dikkat edilmesi gerektiğini belirten Demirkol, “Özellikle soğuk havalarda yemeklerden hemen sonra mide doluyken egzersiz yapıp yediklerini eritme düşüncesi bilinen en büyük yanlışlardandır. Açık havada spor yapmak isteyenler, sabah erken saatler yerine havanın nispeten daha ılık olacağı öğlen saatlerini tercih etmeliler. Düzenli olarak egzersiz yapmıyorsanız; orta yaş ve üzerindeyseniz, bu dönemde egzersize başlayacaksanız öncesinde doktorunuza başvurmanızda fayda var. Öte yandan kış aylarında aşırı kalın giysiler giymek yerine, vücudu ısıtacak giysiler tercih etmek gerekiyor. Isı kaybının büyük kısmı baş bölgesinden olduğu için soğuk havada uzun süre kalacak olan kişiler bere veya şapka kullanmayı da ihmal etmemelidir.” dedi.
ALKOL VE SİGARADAN UZAK DURUN
Isınmak için alkol alınmaması gerektiğini vurgulayan Demirkol, “Alkol başlangıçta damarlarda genişlemeye neden olarak ısı artışı sağlasa da bu durum kalp, beyin, böbrek gibi hayati organlarda ısı kaybına yol açar. Soğuktan korunmak amacıyla sigara da içilmemelidir. Çünkü sigara, sempatik sinir sistemi uyarılmasına bağlı olarak kalp hızını, kan basıncını, kalp debisini arttırır ve neticede kalp kasının oksijen ihtiyacını da fazlalaştırır. Ayrıca kalpte düzensiz atışlara, kalp krizine ve ani ölümlere yol açabilir.” ifadelerini kullandı.
GRİP VE ZATÜRRE AŞILARINI MUTLAKA YAPTIRIN
Özellikle üst solunum yolu enfeksiyonlarının kalp hastalarında oldukça ağır seyredebilğini kaydeden Demirkol, “Kalp krizini ve kalp yetmezliğini de tetikleyebiliyor. Kalp veya akciğer hastalığı gibi kronik hastalığı olanların havalar iyice soğumadan sonbahar mevsiminde grip ve zatürre aşısını yaptırmalarında fayda var. Öte yandan kalp hastalarının grip ilaçları kullanırken de dikkatli olması gerekiyor. Burun tıkanıklığı, burun akıntısı şikayetleri için kış aylarında sıklıkla reçete edilen ilaçların çoğu tansiyon yükselmesine, ritim problemlerine ve kalp krizine yol açabiliyor. Kalple ilişkili yan etkilerinin fazla olması nedeniyle, kalp hastalarında soğuk algınlığı ilaçlarının kullanımının da bazı sakıncaları vardır. Bu nedenle bu ilaçların mutlaka bir doktor onayıyla alınması gerekir.” dedi.
DÜZENLİ VE DENGELİ BESLENME ÖNEMLİ
Dengeli ve sağlıklı beslenmenin kalp sağlığı açısından büyük önem taşığını belirten Demirkol, şu ifadeleri kullandı: “Kalp hastalığı olanların beslenme şekillerini kış mevsimine göre düzenlemeleri gerekir. Hastalar kendileri için uygun dozu aşmayacak şekilde her çeşit besin tüketebilir. Ancak kış aylarında yeterli miktarda C vitamini alınmalı ve bolca kış meyveleri yemeliler. Soğuk havalarda kilo almamaya da özen göstermek gerekiyor. Karbonhidratlar bakımından zengin bir diyet yerine; protein, yağ ve karbonhidrat oranları dengeli bir beslenme şeklinin benimsenmesi gerekir.”
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.