EEG’nin beynin elektriksel etkinliğinin değerlendirilmesi amacıyla yapılan bir işlem olduğunu belirten Özdemirli, “Beyindeki sinir hücreleri tarafından hem uyanıklık, hem de uyku halindeyken üretilen elektriksel faaliyetin kağıt üzerine beyin dalgaları halinde yazdırılmasıdır. Elektroensefalografla elde edilen kayıt da, elektroensefalogram (EEG) diye adlandırılır.” dedi.
EEG HANGİ DURUMLARDA GEREKLİDİR?
EEG’nin epilepsi hastalığı, bilinç ve algı bozuklukları, unutkanlık,dikkat bozukluğu, bazı psikiyatrik hastalıklar, uyku bozuklukları ve santral sinir sistemi iltihabı gibi durumlarda gerekli olduğunu açıklayan Uzm. Dr. Özdemirli, “EEG beyindeki elektriksel faaliyetlerin incelenmesi gerektiği durumlarda gerçekleştirilir. Özellikle epilepsi beynin normal elektriksel faaliyetinin bozulmuş olduğu bir hastalık olduğundan epilepsi tanısı, tedavisi ve takibinde önemli bir tetkik olmaktadır. Epilepsinin yanı sıra çeşitli sinir hastalıkları durumunda, baş ağrılarının nedeninin araştırılması gerektiğinde, beyin fonksiyonlarının çeşitli açılardan incelenmesi gerektiğinde de EEG çekimine gereksinim olur.” ifadelerini kullandı.
Bilgisayarlı tomografi (BT) ya da manyetik rezonans görüntülemenin (MR) beyindeki elektriksel faaliyetlerin görüntülenmesinde yetersiz olan tetkikler olduğunu hatırlatan Özdemirli, “Bu nedenle EEG çekimi bazı hastalıkların nedeninin araştırılmasında ve teşhisinin konmasında en önemli tetkik haline gelebilir. Çünkü hastalığın nedeni belirlenmeden tedaviye başlanamaz. Dolayısıyla önce tanı konması için EEG çekim sonuçlarına ihtiyaç olacaktır.” şeklinde konuştu.
EEG ÇEKİMİ NASIL YAPILIR?
EEG çekimi öncesinde hastanın saçlı derisi üzerine küçük ebatlarda olan metal elektrotların yerleştirildiğini ifade eden Özdemirli, “Bu elektrotlar beyindeki elektriksel faaliyeti EEG cihazına iletir ve bu veriler de cihazın özel yazılımı sayesinde kayıt altına alınır. Genellikle 20 dakikada tamamlanan EEG çekimi ile ilgili halk arasında çok yanlış bir bilgi dolaşır. EEG çekiminde hastaya asla elektrik verilmez. Bu bilgi doğru değildir. Ayrıca EEG çekimi esnasında herhangi bir ağrı ya da acı hissedilmez. Hastanın olabildiğince hareketsiz durması, çekimin başarısında belirleyici bir unsurdur. Aynı zamanda uzanır pozisyonda olan hastanın gözlerini kapalı tutması, çenesini ve boyun kaslarını kasmaması gerekir. EEG çekimi esnasında ne kadar rahat ve sakin olunursa, sonuçlar da o kadar başarılı bir şekilde tespit edilecektir.” diye konuştu.
UYKUDA EEG ÇEKİMİ
Uyku EEG’sinin nörolojik şüphelerde en sık başvurulan yöntemler arasında yer aldığını belirten Özdemirli, “Çünkü uyku esnasında, beyinde bulunan anormal elektriksel faaliyetler çok daha rahat ortaya çıkar. Bu nedenle uyanıkken çekilen EEG’nin yanı sıra bazı durumlarda uyku EEG’sinin çekilmesine de gereksinim duyulur. Uyku EEG’sinde anestezik bir ilaç kullanılmaz. Çünkü bu ilaçlar uyku esnasındaki beyin aktivitesini etkileyebilir beyindeki elektriklerin açığa vurulmasını baskı altına alınabilir. Dolayısıyla EEG çekimi amacına ulaşamaz. Bu nedenle anestezi ile uyutmak yerine hastanın bir gün öncesinde uykusuz kalması gerekir. Ender durumlarda hastanın kolay uykuya dalması için rahatlatıcı hafif bir ilaç verilebilir.” ifadelerini kullandı.
EEG ÇEKİMİNE GİDERKEN
Çekimin yapılacağı günün sabahında hastaların saçlarını yıkaması gerektiğininin altın çizen Uzm. Dr. Özdemirli, “Bunun amacı parazitsiz bir sonuç elde edebilmektir. Şayet hastanın kullandığı bazı ilaçlar varsa doktora danışılarak bu ilaç çekim günü alınmalıdır. Çekim günü boğazı sıkan dar kıyafetlerin giyilmemesi gerekir. Bunun dışında EEG çekimine gelirken yapılması gereken bir hazırlık ya da dikkat edilmesi gereken herhangi bir unsur yoktur.” dedi.
EMG NEDİR?
Vücutta bulunan sinir ve kas sisteminin elektriksel bir yöntem uygulanarak izlenmesi için gerçekleştirilen tetkikin EMG adını taşıdığını kaydeden Özdemirli, “EMG çekiminde hastaya acı ya da ağrı yaşatmayacak seviyede bir elektriksel akım hastanın vücuduna gönderilir ve vücuttaki sinirlerin bu elektriği iletme fonksiyonları kontrol edilir. Aynı zamanda kasların elektrik akımına karşı performansı da izlenmiş olur.” sözlerine yer verdi.
EMG HANGİ DURUMLARDA GEREKLİDİR?
Uzm. Dr. Özdemirli; EMG’nin sinir hastalıkları, bel, boyun fıtığı, çocuk felci ,yüz felci, ALS, kol ve bacakta uyuşma ya da yanma, metabolik hastalıklar ya da şeker hastalığı gibi sinir fonksiyonuna zarar veren hastalıkların teşhisi, kas hastalıklarının teşhisi, kas erimesine bağlı olarak ortaya çıkan omurilik hastalıklarının teşhisi, diyabet, b12 vitamini, folik asit eksikliği gibi metabolik şikayetlerde, romatizmaya bağlı hastalıklar, toksik maddelerle ilgili işlerde çalışması ve bağışıklık sistemi hastalıkları gibi durumlarda gerekli olduğunu belirtti.
EMG NASIL ÇEKİLİR?
Vücudun tüm sinir sisteminde sinirlerin fonksiyonlarının normal olup olmadığının araştırılması için gerçekleştirilen EMG çekiminde hem “his” hem de “hareket” fonksiyonlarının ayrı olarak incelendiğini hatırlatan Dr. Burcu Özdemirli, “Duyusal olan sinirler temasların hissedilmesini sağlar. Örneğin dokunulan nesnenin sıcak olup olmadığının anlaşılması duyusal sinirlerin sayesinde gerçekleşir. Hareket sinirleri ise beyin ya da omurilik emirlerini kaslara iletir. Bu sayede kas hareketlerinin hissedilmesini sağlar. Çekim sırasında her ikisi de incelenir ve EMG cihazı tarafından kayıt altına alınır. EMG çekiminin süresi değişebilir. Sadece 15 dakika içerisinde tamamlanabileceği gibi 2 saate kadar süresi uzayabilir.” ifadelerini kullandı.
EMG ÇEKİMİNE GİDERKEN
Çekime gelirken aç olunmasına gerek olmadığını belirten Özdemirli, sözlerine şu şekilde devam etti: “Yemek yenebilir ve sıvı tüketilebilir. Eğer hasta ilaç kullanıyorsa mutlaka kullandığı ilaçlar ve mevcut rahatsızlıkları hakkında çekim öncesinde doktoru bilgilendirmelidir. Çünkü EMG çekimi öncesinde bazı ilaçların kullanılmaması gerekir. Çekim günü sabahında banyo yapılması önerilir. Çekim sonucunun net bir şekilde anlaşılabilmesi için banyo yapılması hatta kese yapılması önerilir. Çekime giderken sıkı olmayan rahat kıyafetlerin giyilmesi önerilir. Kadın hastalar çekime giderken külotlu çorap giymemelidir. Çeşitli kremler ya da losyonlar kullanılmamalı, cilde hiçbir şey sürülmemelidir. Ayrıca hasta eğer kalp piline sahipse bu durumda çekim öncesinde doktora bildirilmelidir. Kan yolu ile bulaşabilen çeşitli hastalıklar mevcutsa mutlaka doktora EMG çekiminden önce bilgi verilmesi gerekir.”
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.