ÇERKESLER KİTLESEL ŞEKİLDE KATLEDİLMİŞ VE SAĞ KALANLAR DA SÜRGÜN EDİLMİŞTİR
Atçay şöyle devam etti: “Çerkesler, asırlardır Kafkasya'da yaşayan, güçlü ve özgürlükçü bir halk olarak bilinirlerdi. Ancak, Rus İmparatorluğu’nun genişleme politikaları bu huzurlu yaşamı paramparça etti. 19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, Çerkesler Rus ordularının sistematik saldırılarına ve ağır baskılarına maruz kaldılar. 1864 yılı, bu trajedinin doruk noktası olarak kabul edilir; Çerkesler kitlesel bir şekilde topraklarından sürgün edildi ve birçoğu Karadeniz kıyılarında öldü veya Osmanlı topraklarına sürgün edildi. Çerkes Soykırımı ve Sürgünü, sadece bir askeri operasyon değildi. Bu, etnik temizlik amacı güden, planlı ve sistematik bir yok etme harekâtıydı. Sürgün yollarında binlerce Çerkes açlık, hastalık ve soğuk gibi insanlık dışı şartlarda hayatını kaybetti. Osmanlı İmparatorluğu’na ulaşabilenler ise yeni topraklarında büyük zorluklarla karşılaştılar fakat bir şekilde hayatta kalmayı başardılar. Ancak, bu sürgün Çerkes kültürünün ve kimliğinin yok olma tehlikesiyle yüzleşmesine neden oldu.”
ÇERKES SOYKIRIMI VE SÜRGÜNÜ, SADECE BİR HALKIN YAŞADIĞI BİR ACI DEĞİL, AYNI ZAMANDA İNSANLIK TARİHİNE KARA BİR LEKE OLARAK KAZINMIŞTIR
“Tarihin bu karanlık sayfası günümüzde bile yeterince bilinmemekte ve anılmamaktadır. Çerkes halkı sürgünün ve soykırımın acılarını nesiller boyu taşımış, ancak bu trajedinin uluslararası alanda tanınması ve adaletin sağlanması hususunda yeterince destek görememiştir. Çerkes Soykırımı ve Sürgünü sadece bir halkın yaşadığı bir acı değil, aynı zamanda insanlık tarihine kara bir leke olarak kazınmıştır. Bu trajedi bize geçmişte yaşanan zulümlerin unutulmaması gerektiğini ve bu tür olayların bir daha yaşanmaması için çaba sarf edilmesi gerektiğini hatırlatmaktadır. Çerkeslerin yaşadığı bu büyük trajedi yalnızca Çerkes halkının değil, tüm insanlığın ortak bir acısıdır. Bu acı, tarih kitaplarında ve kolektif hafızamızda hak ettiği yeri bulana kadar dünya barışı ve adalet adına eksik kalacaktır. Çerkes Soykırımı ve Sürgünü sessizliğe ve unutulmaya terk edilmemelidir. Bu trajedi, tarih sahnesinde hak ettiği yeri bulmalı ve gelecek nesillere aktarılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, tarih boyunca yaşanan zulümlerin ve trajedilerin üzerini örtmek, sadece benzer acıların tekrar yaşanmasına zemin hazırlar. Bu nedenle, Çerkes halkının yaşadığı bu büyük trajedi, dünya vicdanında sürekli olarak hatırlanmalı ve anılmalıdır.” diye konuştu.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.