Dünya Felsefe Günü kapsamında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Çiğdem Yazıcı, yapay zekanın yükselişiyle birlikte düşünmenin, sorgulamanın ve insan olmanın anlamının yeniden tartışıldığını söyledi. Yapay zeka felsefesinin artık kendi başına bir alan haline geldiğini vurgulayan Yazıcı, bunun insan zihni ile makineler arasındaki benzerlikleri, farklılıkları ve sınırları ele alan kritik bir düşünce alanı olduğunu belirtti.
DİJİTAL ÇAĞDA DÜŞÜNMEK DAHA ACİL BİR İHTİYAÇ
Yazıcı, teknolojinin hayatı kolaylaştırdığını ancak insanın kendisiyle, dünyayla ve seçimleriyle hesaplaşma sorumluluğunu ortadan kaldıramayacağını ifade etti.
“Veri işlemek yapay zekanın işi olabilir ama yaşamı anlamlandırmak hâlâ bize ait” diyen Yazıcı, dijital çağın düşünmeyi ortadan kaldırmadığını aksine çok daha önemli hale getirdiğini söyledi.
TEKNOLOJİ İNSANI DÖNÜŞTÜRÜYOR AMA SORULAR AYNI: ‘NEREYE GİDİYORUZ?’
İnsanın tarih boyunca kendisini ve çevresini dönüştürdüğünü hatırlatan Yazıcı, teknolojinin de bu dönüşüm araçlarından sadece biri olduğunun altını çizdi.
“Teknolojinin bizi neye dönüştüreceği, makinelerin cevaplayamayacağı kadar insana ait bir sorudur” dedi.
YAKIN ZAMANDA BİLİNÇLİ MAKİNELER GÖRMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL
Yapay zekanın bilinç kazanıp kazanamayacağı tartışmalarını da değerlendiren Yazıcı, insanın hâlâ bilincin kökenini tam olarak çözemediğini söyledi.
“Problem çözme yeteneği bilinç anlamına gelmez. Yakın zamanda bilinçli bir makine üretmemiz pek mümkün görünmüyor” ifadelerini kullandı.
YAPAY ZEKANIN YARATACAĞI FELSEFE YİNE İNSANDAN İZ TAŞIYACAK
Yapay zekanın bir gün “felsefe üretebilmesi” ihtimaline de değinen Yazıcı, bunun da sınırlarının insan tarafından çizileceğini söyledi.
“Yapay zekanın ortaya koyacağı her teori, insan aklının verilerinden doğan bir türev olur. Makinenin kendi otantik felsefesini yaratması mümkün değil” dedi.






Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.