“ASGARİ ÜCRETLİNİN VE EMEKLİNİN HAK ETTİĞİ ZAMLARI İSTİYORUZ”

Çerkezköy Belediye Meydanı’nda düzenlenen basın açıklamasına emekliler, CHP Çerkezköy İlçe Teşkilatı, Türkiye İşçi Partisi Çerkezköy İlçe Teşkilatı, sendika temsilciler ve STK’lar katıldı.

“BASKI VE ZULME KARŞI MÜCADELEMİZ SÜRÜYOR”

Açıklamayı emekliler ve işçiler adına Trakya Emeklilikte Yaşa Takılanlar Derneği Başkanı Şenol Kurt gerçekleştirdi. Kurt, açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Bugün bir kez daha taleplerimizi yüksek sesle haykırmak, yaşanan haksızlıkları ve adaletsizlikleri iktidarın yüzüne çarpmak için sokaklarda, alanlardayız. Biz emekçiler sokağa her indiğimizde mevcut haklarımız biraz daha budanıyor. Emekli, asgari ücretli, dar gelirli artan enflasyon altında her geçen gün biraz daha eziliyor. Buna paralel yıllardır yürüttüğümüz onurlu mücadelemiz iktidarın baskı ve zulmüne karşı büyümeye devam ediyor. Bugün tüm emekçilerin gündeminde yeni vergi tasarısı var. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in gündeme taşıdığı yeni vergi tasarısında bir kez daha görüyoruz ki, iktidarın eli yine dar gelirlinin cebinde. En temel ihtiyaçlara getirilen vergiden, şeytanın aklına gelmeyecek vergi çeşitleriyle bütçe borcunu kapatmaya çalışan iktidar, halkın yüksek vergi yükü altında ezilmesine göz yumuyor. Buna rağmen açıklanması beklenen ve 85 milyonu ilgilendiren yeni vergi paketiyle ilgi bizlerin hiçbir bilgisi yok. Yani vergiyi ödeyecek olan biziz, yeni paketle neye ne kadar vergi ödeyeceğimizi bilmeyen yine biziz. Paketin detayları neden halkla paylaşılmıyor? Yine hukuksuz neyin peşindesiniz ki, halkla paylaşmaktan korkuyorsunuz? Ekonomide kendi beceriksizliklerini; pandemi, deprem, dış güçler bahaneleri arkasına saklayanlar, “faiz sebeptir, enflasyon sonuç” diye diye ekonomiyi batıranlar bugün vergilendirmede de taraflarını açıkça belli etmişlerdir. 5’li çete gibi halk düşmanı şirketlere; vergi indirimi, KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti gibi teşviklerle kıyak geçmeye devam ediyorlar. Öyle ki, geçen yıl bu şirketlerin affedilen borç ve vergi miktarı 660 milyar lira iken, bu yıl Hazine ve Maliye Bakanı tarafından açıklanan tasarruf tedbirleri 200 milyar TL, vergi paketiyle birlikte 400 milyar TL’ye ulaşıyor. Anlaşılacağı üzere halktan toplanan vergiler, tasarruf tedbirleri bile yandaş şirketlerin affedilen borcundan çok daha az. Hesap ortada eğer birileri tasarruf edecekse ve yüksek vergi ödeyecekse bunlar yoksul kitleler değil, halk düşmanı yandaş şirketler olmalıdır” dedi.

“ALLAYIP PULLAYIP BAŞARI DİYE GÖZÜMÜZE SOKMAYIN”

Açıklamalarına şu sözlerle devam eden Kurt; “Bugün 10 bin TL ile yaşam savaşı veren emekliler bu iktidarın zerre kadar umurunda değil. Bunu birçok kez kanıtlamış olan iktidar, son olarak Kurban Bayramı’nda emeklilere o 10 bin TL’yi bile çok gördü. Kurban kesmeyi hayal bile edemeyen emeklinin boynu bu bayram da çoluk çocuğuna, torununa karşı bükük kaldı. Öte yandan temmuz ayında asgari ücrete ve emekliye zam beklentisi ise yalan oldu. İşçi ve emekçiler bir yandan yüksek vergiler altında ezilirken maaşı sabit kaldı. Bu ise önümüzdeki aylarda daha çok yoksulluk ve daha çok yokluk demektir. Çalışıp emeğinin karşılığını alamayan emekçi yığınları açlığa mahkum edilirken beyler kendi maaşlarına zam yapmayı ihmal etmediler. Evet, milyonlarla dalga geçen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan maaşına 29 bin, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek maaşına 49 bin zam yaptı. Yazıklar olsun size. Geçtiğimiz günlerde yine Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek gönderdiği tek kelimelik bir mesajla “gri listeden” çıktığımızı duyurdu. AKP iktidarı kendi enkazını devralıp bize başarı hikayeleri anlatıyor. Ama bizim bu söylemlere karnımız tok, soruyoruz iktidara bizi kim gri listeye soktu? Kim dünyanın en çok aranan uyuşturucu kartellerini ülkemize soktu, kim bu insanlara sahte kimliklerle pahalı rezidanslar sattı, kim bu insanların kentlerin göbeğinde ağır silahlarla çatışmalarına göz yumdu, kim bu insan müsveddelerine vatandaşlık verdi? Kim ülke ekonomisini batırıp sıcak para girişi için bu insanlara yol verdi? Şimdi bu neyin sevinci? Elbette ki ülkemiz en iyisini hak ediyor. Böyle kara listelerde yeri yok, olamaz da. Ancak 22 yıllık iktidarınızda pek çok şeyden olduğu gibi bundan da siz sorumlusunuz. Şimdi bunu da allayıp pullayıp başarı olarak gözümüze sokmayın. Bu halk bunları yemez! Geçtiğimiz yıl Hazine ve Maliye Bakanlığı Merkezi Yönetim Bütçe İstatistikleri’nin açıkladığı verilere göre yıllık vergi gelirlerinin toplamı 4,5 trilyon TL olurken bunun 2,5 trilyonu KDV ve ÖTV ile gerçekleşti. Ne adil gelir dağılımının ne de adil vergi dağılımının olmadığı ülkemizde, yeni vergi paketiyle aldığımızdan nefesten bile vergi almayı hedefleyen Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın söz konusu vergileri nerede ve nasıl değerlendireceği net ve açık değildir. Milyonlar her gün hep bir ağızdan “bu adaletsiz yaşamda benim ne suçum var” diye sormaya devam ediyor. Öte yandan açıklanan kamuda tasarruf paketi çerçevesinde devletin ne kadar tasarruf ettiği veya etmeyi hedeflediği kamuoyunca bilinmiyor. Bu bile iktidarın başımıza bela ettiği Kur Korumalı Mevduatın faturasının, bütçede açılan gediğin, torunlarımıza miras kalacak yap-işlet-devret projelerin, döviz karşısında değer kaybeden TL’nin bedelinin yine yoksulluğa mahkum edilen emekçilerin sırtında olduğunun göstergesidir” ifadelerine yer verdi.

“DÜŞÜK MAAŞLARLA YAŞAMAYA MAHKUM EDİLİYOR”

Kur Korumalı Mevduata da değinen Kurt; “Kur Korumalı Mevduata özel bir başlık açmasak olmaz. KKM’de TL'den geçenlerin kur zararını hazine, dövizden dönenlerin kur zararını ise Merkez Bankası karşılıyor. Yani biz karşılıyoruz. 2023 yılının ilk yarısında Hazine ve Merkez Bankası’nın toplam kur zararı 150 milyar liraydı. Yılın ikinci yarısındaki kur zararını Merkez Bankası açıklamadığı için göremiyoruz. Ancak ekonomistler, yaptıkları tahminlerde söz konusu zararın çok yüksek rakamlara ulaştığını açıklıyor. Anlaşılacağı üzere artık bir soygun ve talan düzenine dönen ekonomide, devlet zarar ediyor, har vurup harman savuruyor, halkın kaynaklarını peşkeş çekiyor bedelini yine bu halk ödüyor. Üstüne üstlük yüksek vergiler ve düşük maaşlarla yaşamaya mahkum ediliyor. Öte yandan alım gücünün düşmesinden ve artan hayat pahalılığından yana haklı şikayetlerini dile getiren milyonlarca emekçiye, emekliye, sabit gelirliye, asgari ücretliye kulaklarını tıkayan iktidarın Varlık Fonu üzerindeki tasarruflarına dair haberler gizleniyor. Hepimizin alın teriyle oluşturulan ve ülkemizin güzide şirketlerini bünyesinde toplayan Varlık Fonu, borç batağı içinde eriyor. Buradaki şirketler, AKP eliyle birileri için babasının çiftçiliğine dönüştürüldü. Bir zamanlar ülkenin en karlı şirketleri nasıl oluyor da bu kadar borçlandı, Varlık Fonu’nda neler oluyor kimse bilmiyor. İktidar bu konuda şeffaf davranmıyor. Fonun 2019’da 950 milyar TL ve 2020’de 1 trilyon 586 milyar TL olan borcunun yüzde 45 artışla 2 trilyon 302 milyar TL’ye yükseldiği ifade ediliyor. Açılanan denetim raporunda, TVF bünyesindeki kuruluşlara ait denetimlerin, ‘gizlilik’ nedeniyle yeterli düzeyde gerçekleştirilemediği açıklandı. Bunca gizlilik neden, hangi hukuksuz işlerinizi halka yıkıp gizliyorsunuz? Günlük masrafı 34 milyon 119 bin TL olan saraylardan halka tepeden bakanların oluşturduğu bu bütçe halktan ve emekçiden yana değildir. Bir günlük harcaması asgari ücretle geçinen 3 bin kişinin aylık maaşına denk gelen saray yönetimi işçinin, emeklinin, esnafın, öğrencinin dar gelirlinin yaşadığı sorunlardan bir haber. Biz yüksek vergiler altında ezilen, TÜİK’in sahte verileriyle emeği çalınan, her şeyin fiyatı artarken maaşı sabit kalan çoğunluğuz, biz Halkız! Tüm bunlara rağmen umutsuz değiliz, yalnız değiliz! Ülkeyi soyup soğana çeviren bir avuç 5’li çeteye, yap-işlet-devretçilere, uyuşturucu baronlarına, yozlaşmış iktidara ve yönetimine, hırsızlara, tefecilere, kara paracılara, 5 maaş alanlara, bütçenin yükünü halkın sırtına bindirenlere karşı çoğunluğuz, halkız ve haklıyız!” diye konuştu.

“SİZ GİDECEKSİNİZ BİZ KALACAĞIZ”

Açıklamalarına şu sözlerle son veren Kurt; “Bugün 5 milyon vatandaşın sosyal yardım aldığı, asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı, Türkiye’de en zengin yüzde 20’lik kesim milli gelirin yüzde 49,8’ine sahipken, en yoksul yüzde 20’si yüzde 5,9’una sahipken, gelir dağılımı eşitsizliğinde Bulgaristan’dan sonra dördüncü ülke konumundayken, bu enflasyonla Arjantin’den sonra üçüncü, Avrupa’da birinci ülke konumdayken, Kredi kartı ve borçla geçinen vatandaş sayısı son bir yılda 1 milyon 996 milyon kişi artarak 40 milyon 447 bin kişiye ulaşmışken, bu halk son 22 yılda size, dolar bazında 2 trilyon 750 milyar dolar vergi ödemişken bu vatandaştan daha neyini vermesini bekliyorsunuz? Biz bugün burada toplanan emekçiler, emekliler bozduğunuz ekonominin yükünü taşımak istemiyoruz. Kirli ellerinizi ceplerimizden çekin, artık size verecek bir şeyimiz kalmadı! Temmuz ayında giderek yoksullaşan asgari ücretlinin ve emeklinin hak ettiği zamlarını istiyoruz. Daha özgür, demokratik ve refah bir ülke istiyoruz. Bunu elimizden alamayacaksınız. Siz gideceksiniz, biz kalacağız! Yaşasın sınıf mücadelesi, yaşasın onurlu mücadelemiz” dedi.