Reklamı Geç
çetintaş ticaret
Tekirdağ
18 Ekim, 2024, Cuma
  • DOLAR
    33.09
  • EURO
    36.10
  • ALTIN
    2596.3
  • BIST
    11131.02
  • BTC
    63525.102$

DAHA ÖNCE DE SEYRETTİK!.. (1)

25 Temmuz 2024, Perşembe 10:49

Maaşlarının TÜİK marifetiyle eriyip gittiğinin farkında olmaya başlayan emekliler AK Parti’den uzaklaşmaya başlayınca televizyonlar da her konunun uzmanı AK Parti’nin propaganda papağanları taktik değiştirerek TÜİK’in yaptığı gibi sayılarla oynamaya başladı. 2002 ile 2024 yıllarındaki asgari ücret ve en düşük emekli maaşları için yalan beyanda bulunuyorlar. Yanlış bilgi alıyorlar demiyorum, doğrudan yalan söylüyorlar, çünkü; utanmıyorlar. Kul hakkıymış, milyonlar açlığa mahkum olmuş umurlarında bile değil. Yalan bilgilerle halkı uyutarak kendi ceplerini dolduruyorlar. Tek gerçek: 2002-2024’te en düşük emekli maaşının asgari ücrete oranını: 1,40’tan 0,66’ya düşmüştür.

***

Kim ne derse desin, geldiğimiz noktanın tek sorumlusu AK Parti’nin uyguladığı yanlış ekonomi politikalardır. Yok efendim EYT ile ilgili kanuni düzenlemeyi CHP kışkırtınca çıkartmak zorunda kalmışlar da neymiş. Bu yaşıma geldim siyasette bu kadar komik bir mazeret duymadım. Papağan artık inandırıcılığını kaybettiği görünce, takviye olarak bir parti yetkilisi destek için televizyona çıktı. EYT düzenlemesinin yıllık maliyetinin 60 milyar dolar olacağından bahsetti. İnanılır gibi değil, değerli bir ekonomist hemen yalanladı tabi; öyle olması için “EYT’lerin maaşlarının 75 bin TL olması gerekir” dedi. Böyle maaş alan bir EYT emekli var mı? Bu kadarına YOK artık denmez ancak; YUH artık denir. İnsan dinlerken utanıyor, bu nasıl pişkinlik anlamadım. Eğitimle böyle bir beceri kazanıldığını görmedim, yapılarında var demek ki.

***

Yaşadığımız ekonomik çöküşün en büyük sebebi; ‘Faiz sebep, enflasyon sonuçtur’ tezinin ispata çalışılmasıdır. “Nas orada dururken sana, bana ne oluyor” dendiğinde faiz yüzde 17’ydi. Tez ispatı çuvalladı, faiz önce yüzde 8’e indirildi, döviz kuru patlayınca faiz yüzde 50’ye çıktı, nas falan unutuldu herhalde. Sonra kampanyalarla dahiyane bir buluş gibi yutturmaya çalıştıkları KKM (Kur Korumalı Mevduat) uygulamasına geçtiler. Bu da 70’li yılların sonunda girdiğimiz döviz sıkıntısını aşmak için uygulanan DÇM (Dövize Çevrilebilir Mevduat)’ın aşağı yukarı aynısıdır. Yaşanan acı tecrübeye ve tüm uyarılara rağmen KKM uygulamasına geçen ekonomist Cumhurbaşkanı ve külliyedeki AK Parti ekonomi yönetimi yaşanan krizin sorumlusudur. Devleti yönetenler; aynı suda iki kez yıkanmak için neden bu kadar ısrar ederler anlamıyorum.

***

Anlayacağınız “Biz daha önce de bu filmi seyrettik” durumuyla karşı karşıyayız. Dönemin başbakanının “hazine elli sente muhtaç” veciz sözüyle dile getirdiği döviz ihtiyacı nedeniyle hükümet, petrol krizi'nin etkilerini iç piyasaya yansıtmamak amacıyla DÇM gündeme aldı. 8 banka bunun için yetkilendirildi. Amaç yabancı ülkelerde yaşayan Türklerin dövizlerini ve yabancı bankaları ülkeye çekmekti. 1977'ye kadar devam eden bu sistem süresince, bugün doğalgazda olduğu gibi, o gün de petrol ürünlerinin fiyat artışları fiyatlara yansıtılmadı. Ancak 1977 yılının ilk aylarından sonra yeni hesap açılması yavaşlamaya başlayınca TCMB ve bankalar, eski DÇM'ların vadesi gelenlerinin paralarını geri ödemede zorlandı. Türkiye DÇM ödemelerini yapamaz duruma geldi. Sistem 1978 yılında sonlandırıldı.

***

Daha sonra 24 Ocak kararlarının alınmasına neden olacak ağır bir kriz yaşandı. Bu durum 80'li ve 90'lı yıllarda yaşanan kronik enflasyonlara temel teşkil etti. Rahmetli Turgut Özal uygulamayı 'bilgisizliğin vesikası' olarak nitelendirip şunları söylemişti: "İnşallah gençlerimiz bundan ders alır. Bir daha böyle hesapsız kitapsız hatalar yaparak, gelecek nesilleri zor taşınan yük altına sokmaz. 84-89 arasında bu ödemeleri yapmasaydık aile başına herkese 1 milyon TL para ödeyebilirdik. 9 bin ilave okul, 900 orta boy fabrika, 500 hastane ve 4 bin km otoyol daha yapardık. 100 bin insan iş sahibi olabilirdi. İşte geçmişin hatalarının bir topluma nelere mal olduğunun basit bir bilançosu budur."

***

35 yıl sonra ekonomide aynı yanlışları yaparak, aynı noktaya dönmek ve aynı bedeli ödemek ne kadar acı değil mi?

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum