FUTBOLDA AVRUPA MACERASI BAŞLADI

Takımlarımızın Avrupa serüveni akşam itibari ile başladı. Bu sene yeni formatı ile görücüye çıkan Avrupa Ligi-lig aşaması maçlarında Beşiktaş hariç diğer kulüplerimiz üç puan ile güzel bir başlangıç yaptı. Galatasaray Yunanistan’ın Paok takımını 3-1, Fenerbahçe Belçika’nın U.S.Gilliois takımını 2-1 yenmeyi başarırken, Beşiktaş Hollanda’nın güçlü kulübü Ajax’a 4-0 gibi farklı yenilerek Avrupa Ligine iyi bir başlangıç yapamadı.

Beşiktaş:

            Süper Ligde istediği gibi yenilgisiz devam eden Beşiktaş, güçlü kadrosuna rağmen Avrupa’da farklı yenilmesi şüphesiz taraftar da hayal kırıklığı yarattı. Ajax‘ın güçlü oyununa karşılık veremeyen temsilcimiz özellikle üçüncü bölgede baskı kuramayınca pozisyona bile girmekte zorlandı. Teknik Direktör  Giovanni Van Bronckhorst’un  kadro tercihinin tartışılmasının yanında, şans verdiği oyuncular bu şansı iyi değerlendiremedi. Ligde daha az forma şansı bulan Mustafa Hekimoğlu, J.Onana, F.Uduokhai gibi oyunculardan istediği verimi alamadı. Bunun üzerine orta sahada Rafa Silva ve G.Fernandes’inde gününde olmaması yenilginin gelmesindeki en büyük etken olsada, Al Musrati’nin yavaş kalması ve topu üçüncü bölgeye taşımadaki eksikliği de eklenince ortaya bu skor çıktı. Avrupa Liginin yeni formatına göre puan anlamında telafi edilebilecek bir maç olsa da Beşiktaş’ın Avrupa’da daha güçlü oynamasını bekliyoruz. Takım halinde isteneni veremeyen temsilcimiz ülke puanına katkı anlamında da bir an önce toparlanıp Avrupa’da seri galibiyetler almasını ümit ediyoruz.

Fenerbahçe:

            Ligde derbi yenilgisinden sonra moral bozukluğu yaşayan Fenerbahçe, Avrupa Ligi ilk maçında aldığı galibiyetle bir nebze de olsa nefes aldı. Jose Mourinho’nun bildiğimiz klasik 4-2-3-1 taktiği ile sahaya çıkan Fenerbahçe, Galatasaray maçında form düşüklüğü sebebiyle eleştirdiğimiz E.Dzeko, Tadiç ve İsmail Yüksek gibi futbolcuları yedek bırakarak maça başladı. Oynanan oyun Fenerbahçe camiasını çok tatmin etmese de alınan 3 puan bir şekilde eleştirilerin önüne geçiyor.

Doğruyu söylemek gerekirse taraftarın Jose Mourinho‘dan beklediği oyunu Fenerbahçe sahaya yansıtamıyor. Taraftarın huzursuzluğunun temelinde bu var. U.S.Gilliois maçında da, Fenerbahçe rakibini yarı sahaya hapsetmiş, sağlı-sollu gelen, ara paslar ile rakibinin dengesini bozan, çok koşan, çok pozisyona giren bir Fenerbahçe göremedik. Alışık olduğumuz rolantide oynayan klasik Fenerbahçe idi.  26. dakikada Çağlar Söyüncü ile 1-0 öne geçen temsilcimiz, 73.dakikada K.Kac Allister’in ceza sahasına tam girerken En Nesyri’yi düşürmesi sonucu direkt kırmız kart görerek takımını 10 kişi bırakmasıyla, temsilcimiz Fenerbahçe biraz daha rahat bir oyun ortaya koymaya başladı.  82. dakikada Osayi Samuel‘in şutunda kaleciden dönen top savunmada C.Burgess‘e çarparak ağlara gitmesiyle fark ikiye çıktı. Sonradan oyuna giren Osayi Samuel‘in 90.dakikada ceza sahası içinde gereksiz hareketi ile ikinci sarıdan kırmızı kart yiyerek takımını on kişi bırakmasına ve rakibin penaltı kazanmasına sebep oldu. Kaleci Livakoviç’in penaltıyı kurtarması Fenerbahçe adına pozitif bir durum olsa da maçta oyun anlamında dengeler eşitlenmişti. Fenerbahçe’nin Uzatmalarda yediği gol ile fark 1’e inse de maçta başka gol olmadı ve  herşeye rağmen temsilcimiz sahadan 2-1 galip ayrılarak Avrupa ligine 3 puan ile başladı. Eğer maç biraz daha uzasaydı skor nasıl olurdu bilinmese de Fenerbahçe’nin Ligde ve Avrupa’da istenen seviyede olmadığı bir gerçek.

Galatasaray:

            Avrupa Ligine 3 puanla merhaba diyen Galatasaray kendi evinde, kendi seyircisi önünde Yunanistan ekibi Paok’u 3-1 yendi. Şampiyonlar Ligine grup aşamasında veda eden Galatasaray sonraki süreçte ligde ve Avrupa’da oynadığı maçlarda, oyununu güçlendirerek ve üzerine koyarak  devam ediyor. Ligde 6’da 6 yapan sarı kırmızılı ekip bu oyununu Avrupa maçlarına da yansıtmış durumda. Maçın 48. dakikasında Paok’un sol beki R.Baba’nın kendi kalesine attığı golle 1-0 öne geçen temsilcimiz 67. dakikada Paok’un orta sahadaki oyuncusu G.Kostantellias ile beraberliği yakaladı. Üstün oyununa devam eden sarı kırmızılı ekip 75’te Yunus Akgün, 90+5’te uzun zamandır sakatlığı sebebiyle forma giyemeyen Mauro Icardi‘nin attığı golle 3-1 kazanmasını bildi. Sarı kırmızılı ekibin yıldız transferi Osimhen henüz golle tanışamasada, asistleri ile ön plana çıkmaya devam ediyor. Fakat taraftarın beklentisi bir an önce gollerine başlaması.

            Performansı yükselerek devam eden, Milli takım içinde önemli bir değer olan Yunus Akgün Galatasaray camiasını mutlu ediyor. Dönüşü güçlü olan futbolcunun arkadaşları ile uyumu,topu ayağından çıkarma zamanlaması bakımından alkış alan futbolcunun şimdilik eksiği defansa istenildiği kadar yardımcı olamaması. Eksiklerini giderdiğinde hem Galatasaray’ın hem de milli takımın vazgeçilmezi olabilir.

             Galatasaray’a geldiği ilk günden beri performansını hiç düşürmeyen, kim gelirse gelsin formasını kaptırmayan, tabiri caizse takımın belkemiği olan Abdulkerim Bardakçı‘ya bir parantez açmadan olmaz... Sahada güven veren duruşu, arkadaşları ile iyi uyumu, kusursuz kademeye girişleri, hem alan savunmasını hem de bireysel savunmayı çok başarılı yapabilme özelliği ile şu anda Türkiye’nin en iyi yerli stoperi diyebileceğimiz müthiş bir yetenek. Böyle devam edebilirse astronomik rakamlara Avrupaya gitmemesi için hiçbir sebep yok.

            Galatasaray takım oyununu çok iyi oynayabilen ve bunun karşılığını sportif olarak sahada alan fantastik bir kadro yapılanması oluşturmuş durumda. Şimdilik onlar adına her şey yolunda.

 Avrupa’da oynayan tüm takımlarımıza başarılar diliyorum.