Reklamı Geç
çetintaş ticaret
Tekirdağ
22 Ekim, 2024, Salı
  • DOLAR
    33.09
  • EURO
    36.10
  • ALTIN
    2596.3
  • BIST
    11131.02
  • BTC
    63525.102$

EN ÖNEMLİ SORUNUMUZ...

06 Ağustos 2024, Salı 12:43

Temmuz ayı son haftasında bir araştırma şirketinin yaptığı araştırma sonuçlarının halktaki karşılığını görmek için televizyon kanallarında yayınlanan sokak röportajlarında halka “ülkemizin en önemli sorunu nedir” sorusu yöneltildi. Verilen cevapların büyük bir çoğunluğu ekonomi, hayat pahalılığı oldu. Sonra sırasıyla; mülteciler, adaletsizlik, işsizlik, eğitim, güvenlik/terör, vb. sıralandı.

***

Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, araştırmada  "Türkiye'nin en önemli sorunu nedir" sorusuna verilen cevaplar arasında depremin olmamasına “Ankette pahalılık var, güvenlik var, işsizlik var, terör var, ahlak kaybı var, anayasa var, Daha neler neler var. Olmayan ne biliyor musunuz? Deprem yok, deprem. Daha yakında elli binden fazla suçsuz, günahsız insanlarını gömmüş bir toplumun gerçeği bu. Televizyondaki konuşmacılar da her şey normalmiş gibi bunu tartışıyorlar. Benim güzel kalpli insanlarım; depremde kaybettiğimiz canlarımızı bu kadar çabuk unutamazsınız. Her şey normal gibi yola devam edemezsiniz. Siz bu değilsiniz. Sizi yönetenlerden Deprem dirençli kentler talep ediniz” diyerek tepkisini dile getirdi.

***

Saygı duyduğum, imkanlar dahilinde açıklamalarını takip etmeye çalıştığım Prof. Naci GÖRÜR hocamızın haklı tepkisine kısmen katılıyorum. Şöyle ki; depreme dirençli kent talebi konusunda halkı eleştirilerine katılmadığımı da söylemek zorundayım. Halkımızın deprem gerçeğini bu kadar çabuk unutmasının söz konusu olmadığını ancak konut güçlendirme veya yenilenmesi konusunda bireysel olarak yaşadığı ekonomik çaresizlik nedeniyle bir şey yapamadığını da görüyorum. Kaldı ki o konuda hocamın da güzel kalpli insanlar olarak nitelendirdiği halkımız gerekli yerlerde gereken makamlara deprem dirençli kent talebini iletmeye çalışıyor. Verilen sözlere güvenerek seçimlerde tercih te yapıyor, ancak seçim sonucu verilen sözler tutulmayınca işte böyle çaresizlik içinde sadece sonunu bekler durumda kalıyor. Bir yerde ekonomik olarak yaşam savaşı veren çaresiz halkın; deprem dirençli kentler oluşturulması için suçlanmasını bu açıdan doğru bulmuyorum.

***

Hocamın ironi yaptığını anlıyorum, okurları konunun içine çekmek için bilerek vurguluyorum. Bakın şimdi deprem dirençli kent yaratmak konusu TBMM’nin asli görevleri içindedir, TBMM’yi göreve çağırıyorum. Meclisi çalıştıracak olan çoğunluk iktidar partisi ve ortaklarının elindedir. Mevcut ortamda ne TOKİ ne de belediyelerde deprem dirençli kentler oluşturmak konusunda yeterli kaynak olmadığına göre devlet uygun vadeli ve faizli dış kredi bulmak zorundadır. Artık inceleme, araştırma raporlarıyla, ranta dayalı yer tespiti ve avan proje çalışmalarıyla kaybedecek tek bir saatimiz bile yoktur. Bir an önce AB ve Dünya Bankası kredileri üzerine devlet bankaları ve kat maliklerinin de katkılarıyla dirençli kentler yapımı için gereken finans sağlanarak işe başlanmalıdır.

***

Sorumluluk TBMM’dedir. İstenildiği zaman saatler içinde nasıl yasal düzenlemeler yapılarak yürürlüğe konuyorsa deprem dirençli kent konusunda da gerekli düzenlemeler yapılarak derhal yürürlüğe konmalıdır. Bu işin partisi, iktidarı, muhalefeti, grubu, ortağı kalmamıştır. Deprem dirençli kentler oluşturmak artık milli bir mesele, devletimiz için bir beka sorunu haline gelmiştir.

***

AFAD’ın 6 Şubat 23 depremlerinde kurtarma ve yardım çalışmalarında yetersiz kaldığını, kilitlendiğini, saatlerce hiçbir şey yapamadığını gördük. Oysa 15 Temmuz 2018 tarihinde yayınlanan 4 Nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı İçişleri Bakanlığına bağlanarak daha iyi organize olarak hızlı müdahale etmesi hedeflenmişti. Olmadı, ısrardan vazgeçerek başkanlık statüsü bakanlığa çevrilmeli, yeniden teşkilatlanması ve depremle ilgili bütün çalışmaların bu bakanlık üzerinden koordine edilmesi sağlanmalıdır.

***

03.03.2023 tarihinde Çerkezköy Ekspres gazetesinde yazdığım ÇAĞRI başlıklı yazıda binaların depreme dayanıklılık kontrolü için belediyelere öneride bulunmuştum. Birlikte bir daha hatırlayalım isterseniz:“  Binalarda önerdiğim Hızlı Tarama Uygulaması için;

 1-Çerkezköy imar planı geneline 1994-1999 dönemi belediye meclisi tarafından verilen kat artırımı kararıyla çatı açılarak yapılan kat ilaveleri tespit ve kontrol edilmeli, gerekirse hızlı tarama testinden geçirilerek, güçlendirme veya kentsel dönüşüm kararı verilmelidir.

2-Çerkezköy imar planı geneline 2004-2009 dönemi belediye meclisi tarafından verilen kat artırımı kararıyla çatı açılarak yapılan kat ilaveleri tespit ve kontrol edilmeli, gerekirse hızlı tarama testinden geçirilerek, güçlendirme veya kentsel dönüşüm kararı verilmelidir.

 3-1999 yılı öncesinde yapılan binalar için hızlı tarama testi uygulanarak güçlendirilmesi veya kentsel dönüşüm uygulamasına alınacak binalar tespit edilmelidir.

 4-Hızlı tarama testi sonuçları ile ruhsat ve eklerine aykırı uygulama tespit edilirse binanın güçlendirilmesi veya kentsel dönüşüm bedeli binanın müteahhiti tarafından karşılanması sağlanmalıdır. Şayet müteahhit bunu karşılamazsa masraf belediye tarafından karşılanmalı, müteahhite rücu edilmelidir.”

***

Ayrıca bunlara ilave olarak bilindiği gibi Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının uygulamaya koyduğu İmar Barışında 8 Haziran 2018'de başlayan Yapı Kayıt Belgesi düzenlemesi işlemi de 15 Haziran 2019 da sona ermişti. Bu süre içinde ilgili düzenlemeden faydalanarak Yapı Kayıt Belgesi alan binalarda aynı kontrolden geçirilmeli, çıkan sonuçlara göre gereği yapılmalıdır.

***

Tekirdağ Büyükşehir ve Çerkezköy Belediyesi geçen 18 aylık sürede depreme hazırlık olarak mevcut binalarda ne gibi kontrol çalışmaları yaptı, nasıl sonuçlara ulaşıldı, halkla bilgi paylaşımı yapıldı mı? Başkanların bildiğini tahmin ediyorum; Beklenen Marmara depremi etki sınırları içindeyiz, halk oturduğu binanın ne durumda olduğunu kimden ve nasıl öğrenecek?

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum