ERKEN SEÇİM
05 Haziran 2025, Perşembe 15:52Yarın Kurban Bayramının birinci günü, Halkımızın, okurlarımızın ve tüm İslam Aleminin bayramını kutlar, barış, sağlık huzur dolu günler dilerim. Bayram ziyareti için şehir dışına çıkacak okurlarımıza kazasız, belasız hayırlı yolculuklar dileklerimle saygılar sunarım.
Yetkililere tam olarak hiç kimsenin anlatamadığına inandığım ekonomik zorluklar içinde olan halkımızın bayramı rahat ve huzur içinde geçireceğini söylemek gerçekten çok zordur. Emekliler ve asgari ücretle çalışanlar başta olmak üzere halkın büyük çoğunluğunun ekonomik sıkıntıyı, kendimden de pay çıkararak iliklerine kadar hissettiklerine inanıyorum. En kötüsü her krizde sabır ve fedakarlık istenen, bugüne kadar hükümetlere “geçecek” inancıyla bu sabrı gösteren, fedakarlığı yapan Halkın bu defa krizden çıkma umudu, sabrı ve inancı kalmadı. 2002 yılında en düşük emekli maaşı ile iki kurbanlık koç alınırken, bugün bir koç bile alınmıyor. Yetkililer bunu görmüyor olacak ki Halkın hala TÜİK in açıkladığı makyajlı enflasyon oranlarına inanmasını bekliyorlar. Büyük bir hatadır, dilerim çok geç olmadan gerçek görülür.
Benim mevcut ekonomi yönetimi ve uyguladıkları politikalarıyla krizin aşılacağı, Halkın refaha ereceğine dair en küçük bir umudum ve beklentim kalmadı. Ekonominin geldiği noktada konkordato ve iflasların artması sonucu büyük sayılarda işçi çıkışlarının yapılması, ekonomide gelecek daha kötü günlerin habercisi değilse nedir? Ekonomist olmadığımı daha önce okurlarla paylaşmıştım, onun için haddimi bilerek krizden nasıl çıkarız gibi sözlerle okurlara vakit kaybettirme çabasına hiç girmeyeceğim. Ancak; bu konuda herkesin bildiğini gerçeği tekrar edebilirim. Büyük beklentiyle dışarıdan sıcak para bulacak umuduyla iki yıl önce ekonominin başına getirilen bakan başaramadı. Çektirdiği bunca sıkıntı, her geçen gün daha da artan fakirliğe rağmen enflasyon TÜİK in makyajlı hesaplarıyla bile göreve başladığı seviyededir. Öyleyse Halk bu kadar fedakarlığı neden yaptı, bu kadar sıkıntıyı neden çekti?
Ekonomi yönetimine güveni ve inancı kalmayan Halk, bu yönetimle krizin aşılamayacağına inanmış durumdadır. Ancak; ekranlarda izlediğimiz araştırma şirketlerinin anket sonucunda sorunları hangi parti düzeltir sorusuna verilen cevap: Halkın sadece mevcut yönetime değil, tüm siyasi partilere güvenini kaybettiği için sorunları kimsenin çözemeyeceğine yöneldiğini göstermiştir ki asıl büyük sorun tam da buradadır. Halk, kutuplaştırma, kamplaştırma çabaları sonucu gelinen noktada tüm siyasetten umudunu kaybetme noktasına gelmiştir. İşte şimdi başımızda gerçek bir dert vardır. Çünkü demokrasi olan ülkelerde Halk iktidara getirdiği siyasi partinin icraatlarından memnun olmazsa yapılacak ilk seçimlerde bunun hesabını sorar ve o partiyi iktidardan düşürür. Anket sonuçlarına bakıldığında ülkemizde böyle bir olasılığın gerçekleşmesinin biraz zor olduğu görülüyor. Oysa bana göre de ekonomi krizinden çıkmanın ilk adımı; erken değil en kısa sürede, hemen seçimdir.
Böyle bir seçimin yapılması ancak iktidar ittifakının erken seçim talebini kabul etmesiyle mümkün olabileceği görülüyor. Peki, iktidar ittifakı erken seçimi kabul eder mi? O da biraz zor gibidir. Ekonomide iyileşme ancak TÜİK in makyajlı rakamlarıyla kağıt üzerinde sınırlı kalacağına, bununda Halkın geniş bir kesimine refah sağlamayacağı için ikna etmek zor olacağına göre iktidar ittifakından erken seçim kararı çıkması imkansızdır. Bugüne kadar yapılanlara bakılırsa muhalefetin iktidarı seçime zorlama şansı her geçen gün azalmaktadır. Muhalefet derken ana muhalefeti kastettiğim malumdur. İktidar ana muhalefetin erken seçim kozunu elinden almak için doğruya-yanlışa bakmadan bulduğu her bilgi ve belgeyi kullanarak Ana muhalefet Partisinin tüm vaktini bunlara ayırmasını sağlıyor, erken seçimi konuşmasını engellemeye çalışıyor. Başarır mı? Olabilir. Çünkü muhalefet erken seçim olasılıklarını gündeme getirerek iktidara baskı uygulaması için geç kaldı.
Oysa Anayasa MADDE 78 Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliklerinde boşalma olması halinde, ara seçime gidileceğini, ara seçimin her seçim döneminde bir defa yapılacağını ve genel seçimden otuz ay geçmedikçe ara seçime gidilemeyeceğini yazıyor. Ayrıca yine, boşalan üyeliklerin sayısı, üye tamsayısının yüzde beşini bulduğu hallerde, ara seçimlerinin üç ay içinde yapılmasına karar verilir demektedir. Yukarıda yazılı hallerden ayrı olarak, bir ilin veya seçim çevresinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde üyesinin kalmaması halinde, boşalmayı takip eden doksan günden sonraki ilk Pazar günü ara seçim yapılacağı yazılmıştır.
Ana Muhalefet Partisi yerel seçimlerden hemen sonra, iktidarla diyalog çabasına gireceğine erken seçim için Anayasa 78.maddesi çerçevesinde iktidarı sıkıştırarak erken seçim için zorlasaydı, bugüne kadar bekli seçim yapılmış, hatta iktidar bile değişmiş olurdu. Kim bilir?
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum