TİMSAH GÖZYAŞLARI
06 Mart 2025, Perşembe 15:17TİMSAH GÖZYAŞLARI
05 Aralık 2024 tarihinde gazetemizde yayımlanan“ ZOR YILLAR”başlıklı köşe yazımda; küçük ortağın liderinin, terörist başının meclise gelerek, dem parti gurubunda konuşma yapma çağrısı konusunda görüş ve düşüncelerimi aktarmıştım. Geçen hafta da DEM parti yetkililerinden oluşan bir gurup İmralı adasındaki cezaevinde terörist başını ziyaret etti. Heyet terörist başının yazdığı, PKK nın silah bırakarak kendini feshetmesi mesajını 27 Şubat Perşembe günü yapılan basın toplantısında Kürtçe ve Türkçe okuyarak kamuoyuna açıkladı.
Terörist başı daha mesajına başlarken PKK nın ”kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğduğunu” iddia ederek örgütü aklama arayışına girmiştir. Daha sonra ortak tarihe gönderme yaparak ”Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir” tezini savunmuştur. Ayrıca “Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edindiğini, Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu sürecin hızlandığını”da ileri sürerek aklı sıra Cumhuriyeti ve kurucularını da uygulamalardan dolayı suçlamaya kalkmıştır. Memnuniyet açıklayan küçük ortak sözcüleri mesajın bu bölümüne de katılıyorlar mı? Onurlu barış bu mu yani.
Bundan sonraki paragrafta SSCB nin dağılmasıyla PKK nın önemli bir dış desteğini kaybettiğini itiraf etmiştir. “1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.” sözleriyle feshetme gerekçesini açıklamaya çalışmıştır. Mesajın her cümlesi tartışmaya bile gerek olmayan, tamamen propagandaya yönelik, kabul edilemez yanlışlarla doludur. DEM partisinin “onurlu barış” olarak tarif etmeye çalıştığı; PKK taraftarlarına moral vermeye yönelik cümlelerdir.
En sonunda “ Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.” cümleleriyle PKK ya talimatını dile getirmiştir.
Bu mesaj terörist başının hedefini gerçekleştirmeye yeter mi bilemem. Ancak daha ilk günden itibaren “tüm gruplar silah bırakmalı ve pkk kendini feshetmelidir” cümlesi üzerinde mesajı getiren heyetteki iki üye arasında bile fikir birliği olmadığı görülmüştür. DEM parti eş başkanının görüşüne göre tüm gruplar olarak sadece PKK tarif edilmiş, kuzey Suriye faaliyet gösteren PYD- YPG silah bırakma ve kendini feshetmenin dışında tutulmuştur. Bu şekilde bir silah bırakma ve feshetmeyi küçük ortak ve liderinin bile kabul edeceğini düşünmüyorum. Kaldı ki AKP sözcüsü gruplar olarak PKK ve PYD ile YPG nin tarif edildiğini açıklamıştır. Bunlar silah bırakmaz, feshedilmezse terörün sona erdirilmesi için hiçbir şey yapılmamış olur, ki kabul edilebileceğini düşünmüyorum
Çok acı ama bu konuda son sözü galiba yine sözde NATO ortağımız ABD söyleyecektir. Çünkü o yapıyı oluşturan, silah, lojistik dahil her türlü desteği ve eğitimi veren ABD ordusu ve İsrail dir. Amaç; İsrail in Fırat ve Dicle nehirlerine ulaşmasını sağlamak, burada oluşturulacak tampon bir uydu devletçikle İran ı kontrol altında tutarak İsrail in güvenliğini arttırmaktır. Tam da burada Gazze katliamı sonrası dile getirilen “İsrail in bundan sonraki hedefi Türkiye dir “öngörüsü daha anlamlı hale gelmektedir. Güvenlik bürokrasisi PYD ve YPG nin hariç olmasını kabul etmeyeceğine göre ABD ikna olmazsa, PKK nın feshedilme projesi ya iptal edilecek, ya da ?.
Mesaj kamuoyuyla paylaşıldıktan sonra yine nato da ortaklarımız İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda başta olmak üzere tüm AB devletleri sonuçtan memnun olduklarını yayınlanan mesajlarla açıkladılar. Hemen aklıma PKK nın yaptığı saldırılardan sonra şehitlerimiz için taziye mesajları yayınlayan bu emperyalistlerin üzüntülerini bildirmeleri geldi. Türkiye’nin yaptığı tüm çağrılara rağmen 40 yıldır teröristlerden desteğini çekmeyen, onları besleyip büyüten aşağılık emperyalistlerin taziye mesajlarını her zaman timsah gözyaşları olarak değerlendirdim, aynı noktadayım. Dikkat edilirse terörist başı mesajında ABD ve AB ülkelerinin PKK ya verdikleri destek ve yardımları için tek kelime açıklama yapmamış, hangi devlet ne yaptı ifşa etmemiştir. Bu durum terörist başının Avrupa dan hala beklentisi olduğunun bir göstergesidir.
Terörist başının suçu bağımsız yargı tarafından tespit edilmiş, yargılanmış, mahkemenin verdiği
karar gereği cezası; Yargıtayın temyiz incelemesi sonucu idam olarak onanmıştır. Avukatlarının; AİHM e yaptığı hak ihlali başvuruları üç maddeden kabul edilse de esastan ret olmuş, yeniden yargılamaya gerek görülmemiştir. TBMM de yapılan kanun değişikliği ile idam cezası kaldırıldığı için, cezası ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrilmiştir. Terörist başı bütün bunlar olmamış gibi davranarak, mesajında en önemli noktayı görmezden, bilmezden gelmiştir. Mesajında hiçbir pişmanlık belirtmediği gibi, Türk halkından, özellikle şehit ailelerinden özür bile dilememiştir.
Örnek olamayacağını biliyorum ama mahallede iki kişinin kavgasında bile barıştırmak için önce kusurlu bulunanın özür dilemesi beklenmez mi? Kırk yıldır, elli bin civarında şehidin kanına, canına mal olan bu terör böyle bir mesajla biter mi? Terörün sona erdirilmesi için PKK militanlarının önce silah bırakması, sonra güvenlik güçlerine teslim olarak yargılanması gerekmez mi? Çünkü PKK; kurtuluş savaşı sonrası Lozan da yedi düvele kabul ettirilen Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde 1984 yılından itibaren devlet kurmak amacıyla kalkışma başlatarak, vatan sınırlarını koruyan; askerimizi, polisimizi, jandarmamızı, köy korucularımızı, halka hizmet veren öğretmenimizi, sağlık personelimizi, devlet memurlarını ve kundaktaki bebek dahil vatandaşımızı şehit etmiştir. Bu terördür, böyle bir terör dünyada hangi devlete karşı yapılırsa en ağır suç kabul edilerek, yapanlar cezalandırılmaz mı? Özür bile içermeyen bir mesajla her şey unutulacak mı yani?
Terörün bitmesini 86 milyonun da istediğinden şüphe duymam. Ancak; öncelikle samimi olunmalıdır. Mesajın okunması üzerinden saatler geçmeden mesajda yazan bir cümle konusunda heyette bulunan iki kişinin ayrı düşmesi sürecin samimiyetle yürütüldüğüne yönelik güven kaybına neden olmuştur. Önce samimi, sonra şeffaf olunmalıdır. Hiçbir siyasi partiyi dışlamadan, şehit aileleriyle gazileri ikna edecek doğru yöntem mutlaka bulunmalıdır. İnşallah yanılırım ama çalışma bu haliyle Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik Anayasa değişikliğini hedefleyen, bunun için DEM Partisinin desteğini almaya yönelik bir çalışma gibi gözüküyor. İnşallah yanılırım ama bu anlayışla sonuç alınması, terörün sona erdirilmesi biraz zor olur diyorum.
Terörü bitirip barışı sağlamak için dış güçlerin telkinlerine de ihtiyacımız olduğunu düşünmem. Hele, hele emperyalist kan emicilerin yardım ve tavsiyelerine hiç mi hiç ihtiyacımız olmaz. ABD, AB, ve İsrail gölge etmesin başka ihsan istemez. 1000 yıllık kardeşlik hukukumuzun adaletli bir barış için mutlaka başka formüller üretebileceğine inanıyorum..
Bugünkü yazımı bitirmeden başta şehit ailelerinin kadınları olmak üzere, ülkemize barış, sağlık, huzur ve mutluluk getirmesi dileğimle tüm kadınlarımızın 8 Mart Emekçi kadınlar gününü kutlar saygılar sunarım.
Yazıyı Nazım HİKMET RAN' ın ŞEHİTLER şiiri ile bitirmek istiyorum.
“Şehitler, Kuvayi Milliye şehitleri,
siz toprak altında derin uykudayken
düşmanı çağırdılar,
satıldık, uyanın!
Biz toprak üstünde derin uykulardayız,
kalkıp uyandırın bizi!
uyandırın bizi!
Şehitler, Kuvayi Milliye şehitleri,
mezardan çıkmanın vaktidir!”
1959
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum