BU; SENİN HİKAYENDİR! (1)

Bilindiği gibi yerel seçimlerde aday olmayı düşünen devlet memurlarının istifa etmesi için son gün 1 Aralık 2023’tü. Esasında YSK seçim takviminin 01 Ocak 2024 tarihinde başlayacağını açıkladı ancak bana göre adaylığı düşünen devlet memurlarının istifasıyla birlikte artık seçim takvimi başlamış oldu. Demek ki; 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak olan yerel seçimlerde sandığa giderek oy vermek  için daha 118 günümüz var. Adayları tanıyıp, sorgulamak ve karar vermek için yeterli olur herhalde.

***

Peşinen anlaşalım: Bu süre içinde yazılarımın büyük çoğunluğunun konusu, yerel seçim olacaktır. Sonradan “sıktın artık” şikayetinizle karşılaşmak istemem. Seçim demokratik bir hak olduğu kadar aynı zamanda sonucu hepimizi doğrudan etkileyen çok önemli bir görevdir. Peki; seçmen vatandaş bu görevi hakkıyla yapıyor mu? Yazık ki bu konuda seçmenlerin görevini hakkıyla yaptığını söyleyemem. Çünkü öyle olsaydı seçim sonrası “elim kırılsın” pişmanlığının olmaması gerekirdi.

***

Oysa hemen her seçimden kısa bir süre sonra beklentilerine karşılık bulamayan seçmenlerin yarıdan fazlası bu pişmanlığı yaşamaktadır. Çünkü seçim öncesi siyasilerin oy uğruna verdikleri vaatler genellikle eldeki bütçeyle karşılanması imkansız olduğundan, yerine getirilmemektedir. Bu sonuç nedeniyle seçmen; kendisini kandırılmış hissetmekte ve yaptığı oy tercihi için duyduğu pişmanlık ile elim kırılsın demektedir. Hatırlayanlar olacaktır; seçimlerde biri araba ve biri ev için olmak üzere iki anahtar vaadinde bulunan başbakanlar oldu. Seçimden sonra ev ve araba oldu mu? Hayır olmadı, olamazdı. Çünkü o vaat sadece oy avcılığı içindi, seçim sonrası unutuldu gitti.

***

Evi, arabayı bir tarafa koyun, seçimden sonra seçmenin evine giren iki ekmekten biri yok oldu. Ama çok yazık ki o siyasi partiye oy veren seçmenlerin büyük bir kısmı sonraki seçimde aynı partiye oy vermeye devam etti. Seçmenlerin verdiği sözü tutmayan siyasilere sonraki seçimlerde oy vermeye devam etmesine bakıldığında, ileri demokrasi ülkeleri seçmen tercihleri ile ayrıştığımız noktanın tam da burası olduğu görülüyor. Bu davranışı anlamak ve anlamlandırmakta hala zorlandığımı söylemek zorundayım.

***

Nazım Hikmet’in “Dünyanın En Tuhaf Mahluku“ şiirinden çok sık alıntı yaptığım mısraları; oy verdikten sonra elim kırılsaydı pişmanlığı yaşayan seçmen yurttaşlarıma hatırlatmak istiyorum.

“Ve bu dünyada, bu zulüm senin sayende.

  Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer

  ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak

  kabahat senin, — demeye de dilim varmıyor ama —

  kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!“

***

Halk şairimiz Nazım Hikmet kibar adamdı, dünyanın kabul ettiği büyük bir Türk şairiydi. Duygu ve düşüncelerini değişik şekillerde yurttaşlara aktarabiliyordu. Bende o yetenek olmadığı için elim kırılsın diyen seçmenlere duygularımı içimden geldiği gibi aktarmaya çalışacağım. Bak şimdi, elim kırılsın diyen canım kardeşim: Tembelsin, okumuyorsun, düşünmüyorsun, sorgulamıyorsun, etki altında kalıyorsun, algı operasyonlarına kanarak hatalı tercih yapıyor, tercihinde ısrar ediyorsun. Sürekli Allah ve Atatürk‘le aldatanların tuzaklarına düşüyorsun. Hep bir kurtarıcı bekliyorsun. O kurtarıcının oyuna sahip çıkarak doğru tercih yaparsan, kendin olacağını bir türlü kabul etmiyorsun.

***

Kimin; neyi, nasıl yaptığına da bakmıyorsun, baksan da görmüyorsun veya şahsi çıkarın için görmezden geliyorsun. Üstelik nankörsün, çalanla çalışanı da ayıramıyorsun, ya da işine öyle geliyor. İşi ehline verme, sonra elim kırılsın de ve rahatla. Suçun sadece elinde olmadığının farkında bile değilsin. Çalınanın senin vergilerin, çocuklarının rızkı olduğunu bile görmüyorsun. Seçimlerde oy verip desteklediğinin yaptıklarından sorumlu olduğunu da unutma. Ve bütün bunlara rağmen seni kandıran, çoluk çocuğunu açlığa mahkum eden kişi ve siyasi partilere oy vermekte ısrar ediyorsan:

“KABAHATİN ÇOĞU DEĞİL,TÜMÜ SENİN CANIM SEÇMEN KARDEŞİM”

YAZININ DEVAMI: “Kırk katır mı,Kırk satır mı?” 07/12/23 Perşembe günü yayımlanacaktır.