EVLAD-I FATİHAN
19 Nisan 2023, Çarşamba 11:39BBP genel başkanı Mustafa Destici’nin TİP Genel Başkanı Erkan BAŞ için söylediği yakışıksız Tito artığı ajan betimlemesi üzerine birkaç cümle etmek kaçınılmaz bir zorunluluk haline geldi.
Erkan Baş, 14 Temmuz 1979 tarihinde Almanya’nın Berlin kentinde doğmuştur. Yugoslavya göçmeni Boşnak bir aile olan anne babası Almanya’ya çalışmaya giden işçilerdendi. Ailenin Yugoslavya'daki soyadı Jusovic idi. Alibeyköy’de büyüdü. İlkokul, ortaokul ve liseyi İstanbul ‘da okudu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bilim Tarihi bölümünü bitirdi. Aynı alanda yüksek lisans çalışması yaptı. Üniversite sonrasında “Bilim Tarihi Araştırmaları” dergisi Genel Yayın Yönetmenliği yaptı. Aynı yıllarda Bir süre İstanbul Teknik Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü’nde misafir öğretim görevlisi olarak çalıştı. Yani; Erkan BAŞ bir Evlâd-ı Fatiha’n torunudur. Peki; Evlâd-ı Fatiha’n nedir?
Evlâd-ı Fatiha’n tabiri genel olarak Rumeli’nin fethi sırasında Anadolu’dan göç ettirilip bu bölgeye iskân edilen Türkleri ifade eder. Evlâd-ı Fatiha’n Osmanlı döneminde özel bir teşkilât altına alınmıştır. Bu teşkilatın devlete sadık askerlerinden olduğu ve savaşlarda büyük yararlıkları belgelerde yer almıştır.
***
Orhan Gazi zamanında geçilen Rumeli’ye Osmanlıların ilk göçü Sultan I. Murad zamanında oldu. Manisa yörükleri Serez’e, Aydın yörükleri de Filibe’ye yerleştirildi. Sultan II. Murad ve Fatih zamanında, Karamanoğulları ile mücadeleler esnasında Konya, Karaman ve Ankara civarından hayli Türkmen göçürüldü. Osmanlılar Rumeli’ye geçtiğinde uçsuz bucaksız tenha bir arazi ve boş köylerle karşılaştı. Bazılarının zannettiği gibi yerli halkını sürmedi. Fetih esnasında Balkanlar zaten savaş, kıtlık ve bulaşıcı hastalık sebebiyle neredeyse boşalmıştı. Buraya Konya, Kastamonu, Balıkesir gibi mahallerden ahali nakledildi. Bu şehirler eski birer beylik merkeziydi. Biraz da bu sebeple nüfus yoğunluğu fazlaydı. Hem de eski beyliklerin hatırası ortadan kaldırılarak, millî birliğe hizmet edilmiş oldu. Ancak belki ilk iskân Konya’dan olduğu için, Rumelilerin neredeyse hepsi Konya’dan geldiklerini söyler. Bir asır içinde Rumeli’ye yerleşen Türk nüfusu milyonu buldu.
***
Yunan isyanı, Bulgar komitacılarının baskıları, 93 Harbi felâketi, Balkan bozgunu ve mübadele gibi çeşitli sebeplerle Rumeli’deki Türk varlığı giderek eridi. Çoğu Anadolu’ya göçtü. Osmanlıların Balkanlar’daki son hatırası olmak itibariyle Rumeli muhacirleri hepsi Evlâd-ı Fâtiha’n olarak görüldü. Evlâd-ı Fatiha’n torunlarının göçten önce bulundukları memlekette aldıkları soy adlarını anayurda döndükten sonra değiştirmelerinden daha doğal bir şey olabilir mi? O halde Mustafa Destici soyadı değişikliğinden yola çıkarak ajan suçlamasını nasıl yapabiliyor? Aslında gerçeği kendisi de çok iyi biliyor ancak; cumhur ittifakını oluşturan partilerin her biri özellikle hüdapar ın ittifaka katılmasını kendi tabanlarına açıklayamadıkları için çaresizlik içinde hedef saptırma adına böyle uydurma senaryolarla gündem değiştirme manevraları yapıyorlar. Toplumda kırgınlık ve ayrılık yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayan bu manevralar siyasi olarak da kimseye güç kazandırmaz. Sonuç: Sorumluluk sahibi hiçbir siyasetçiye de böyle çirkin manevralar yakışmıyor...
***
Gelen yoğun tepkiler üzerine Mustafa Destici TV canlı yayınına bağlanarak yaptığı “Ben hiçbir Boşnak, Makedonyalı, Arnavut, Kosovalı, Karadağlı, Batı Trakyalı ya da Bulgaristan’daki Türkleri incitmek istemem. Onlar zaten ödemesi gereken bedeli ödemişler, canlarını vermişler, topraklarını vermemişler. Orada hâlâ Türklük ve İslam adına nöbet tutuyorlar" açıklamasını olumlu buluyorum. İnsanın hatasını fark ederek özür dilemesi de erdemdir. Açıklamasının devamında "Biz burada kendi bağımsız devletimizin içinde hür bir şekilde yaşıyoruz, bayrağımızın altında, ama onlar büyük sıkıntı çekmişler, ağır bedeller ödemişler ve hâlâ o topraklarda aldıkları emaneti canları pahasına taşıyorlar. “Eğer ağzımdan da yanlış bir şey çıkmışsa onlardan özür dilerim, özür dilemekten hiç çekinmem.” sözleri konunun kapanması için yeterlidir diye düşünürüm.
***
DSP KONUSU:DSP genel başkanı Önder AKSAKAL CHP genel başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU ile görüştükten bir gün sonra cumhur ittifakına biri seçilecek sıradan ikisi dolgu olmak üzere üç vekil sırası karşılığı destek vereceklerini açıkladı. Açıklamadan sonra CHP ne angaje olmuş köşe yazarları ve eski DSP vekillerinden en az Aksakalın kararı kadar ilginç açıklamalar geldi. Köşe yazarlarının rahmetli Bülent ECEVİT için yazdıkları halâ arşivlerde. Şimdi kalkmışlar Aksakal ın kararı yüzünden Ecevit mezarında ters dönmüş te bilmem ne! Geçin bunlar beyler, geçin. Aksakal ın genel başkanı olduğu DSP Ecevit in DSP si değildir. Olmadığı içinde rahmetli Rahşan Ecevit sağlığında Demokratik Sol Halk Partisinin kurulmasına öncülük etmedi mi? Onun için aksakalın kararını rahmetli Ecevit ismini kullanarak değerlendirmeyin. Bir çift sözüm de eski DSP vekillerine olsun. Parti imkanlarından faydalanarak geleceğinizi garantiye aldınız, her biriniz köşeye çekildiniz, belki chp den adaylık peşindeydiniz. DSP ye sahip çıkmadınız, Partiyi Önder Aksakal diye ne olduğunu bildiğiniz birine bilerek bıraktınız ne bekliyordunuz ki? Şimdi ne hakla konuşuyorsunuz? O kadar önemliyse partiye zamanında sahip çıkacaktınız. 74 eski vekil adına yapılan açıklamada DSP yönetimi eleştirilerek Kılıçdaroğlu’nu destekleyecekleri açıklanmış. Kendi partisine sahip çıkamayanların desteği olsa ne yazar olmasa ne yazar?
***
Yalan ve yalancılardan kurtulmuş, yolsuzluk ve sömürüden arınmış, TÜİK makyajlı hesaplarıyla memur ve emekli maaşlarından kısarak kul hakkı yenmemiş, deprem yaralarının sarıldığı, hak, hukuk, adaletin sağlandığı yeni bir düzende barış, sevgi ve saygıya dayalı umut ve başarılarla dolu nice aydınlık günler dileğimle tüm okuyucularımızın ramazan bayramınızı kutlar saygılar sunarım.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum