MÜDÜR BEY VE AKLIMDAKİ SORULAR

Avcılar kıraathanesinde oturmuş sohbet eden avcılar, hayatlarında karşılaştıkları en ilginç av deneyimlerini bir birlerine aktarıyorlardı. Kimileri safarilerdeki deneyimlerini, aslanları nasıl avladıklarını, kimileri de en yırtıcı hayvanları avlayabilmek için nasıl sıkıntı çektiklerini ballandıra ballandıra anlatıyordu. Belinde gümüş işlemeli sadağı, elindeki oklarıyla kıraathaneye giren ve kendini avcı diye tanıtan kişi sohbete bodoslama daldı. ‘Bir de beni dinleyin arkadaşlar, ilginç av deneyimlerimi sizinle paylaşmak istiyorum dedi.’ Avcılar önce oralı olmadılar lakin ilk defa gördükleri bu kişi ısrarla bir şeyler paylaşmak istediğini söyleyince,’ peki anlat bakalım, aslan avcısı mısın, kaplan avcısı mısın, elindeki oklarla kimleri avlarsın dediler.’ İtibara alındığını gören ve memnun olan sözde avcı, ‘ben o büyük avları avlayamam, ben kuş avcısıyım. Gözüme kestirdiğim avlarıma arkadan yaklaşır, gafil bir anını beklerim, sonra elimdeki oklarla avımı vurmak için her şeyi yaparım’ dedi. Diğer avcılar biraz rahatsız oldular onun bu tavrından ve ‘kuşların pek kimseye zararı olmaz, onların ne etleri ne tüyleri insanı doyurmaz, sen niçin kuşları hedef seçersin ki be zalim avcı.’ dediler. Sözde avcı’ Benim fıtratım bu, güçlü ve büyük avlara yaklaşamam, onları gördüğümde sadece el sallar geçerim. Lakin kuşlara gücüm yeter, onları avlayabilmek için türlü türlü tuzaklar kurarım, bundan da vazgeçmem dedi.’

O sırada kıraathanenin önündeki ağaca konan saksağan ötmeye başlayınca sözde avcı hemen ayağa kalktı ve ‘ beni bir şeye benzetemediniz herhalde, isterseniz hemen avlarım şu kuşu.’ dedi. O sırada ayağa fırlayan merhametli bir avcı, ‘ biz avcı olabiliriz, nice yırtıcılar avlamış olabiliriz ama avımıza sinsice yaklaşmak, hile ve tuzak kurmak, hele hele avımızı arkadan vurmak bize yakışmaz. Be hey zalim, bütün kuşları yedin, bir saksağan mı kaldı.’ diyerek sözde avcıyı kıraathaneden kovdu ve yaka paça dışarı attı.

Hatırlarsanız dostlar,  birkaç hafta önce Çerkezköy, basına da yansıyan mobing iddialarıyla çalkalandı. İddiaya göre Çerkezköy İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün, kendilerine olan tavrından ve baskılarından bıkan bazı okul müdürleri, olayı hukuki bir şekilde gerekli devlet mercilerine iletmiş, devletimizin sorumlu makamları olayın incelenmesi için ivedilikle harekete geçmişti… Olayın içeriği ve hukuki işleyişi hakkında hüküm kesmek asla bizim işimiz değil, haddimizde değil!

Lakin can sıkıcı iddiaların sorulması ve olayda dahli olanların bunu açıklığa kavuşturması Çerkezköy kamuoyunun beklediği bir husus! İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Gümüş’ün, devletimizin yaptığı yazılı sınavı kazanmış olmalarına rağmen yeni atanacak okul müdürlerine‘ Benim ilçemdeki okulları yazamazsınız, bunu yaparsanız sizinle uğraşırım’ dediği ve bu idarecilere mobing uyguladığı iddialar arasında! Yani ananemizde bir söz vardır, ‘boyundan büyük laflar etme, boyundan büyük işlere kalkışma!’ diye…

 Gerçi Hüseyin Gümüş Bey’in buna benzer icraatlarına, basında yer alan haberlere göre geldiği Bilecik’in Bozüyük ilçesinde de rastlayabilmek mümkün! Hatta orada leveli çok yüksekte tutmuş Sayın Gümüş Bey! Okul müdürü iken, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne vekâleten atanan Hüseyin Gümüş, ‘Bozüyük Kaymakamı’nın yerine imza atarak velilere anket formu yollamış’, bu rezaletin ortaya çıkmasıyla Bozüyük Kaymakamlığı tarafından görevine son verdirilerek, geri gönderilmiş! Basında yer alan iddialara göre orada da soruşturma ve mahkemelerle uğraşmak zorunda kalmış. Google amcada bu bilgilere rastlayabilmek mümkün ne yazık ki! Ne yazık ki diyoruz çünkü Çerkezköy’ün eğitim politikası ve işleyişi bu kişiye emanet maalesef!

Biz Çerkezköy’deki icraatlarını ve hakkında çıkan iddiaları takip etmek ve bunlara doyurucu cevaplar almak niyetindeyiz kıymetli dostlar. Kamuoyuna yansıyan iddialara göre kendisine cevap hakkı imkânı tanımak için bazı sorular yöneltmek isteriz. Vereceği cevaplar ile hem kendisi hem de kamuoyu gerçekten tatmin olacaktır. İddialara göre;

*Devletimizin yaptığı idarecilik sınavını kazanıp atanmak isteyenleri gerçekten tehdit edip, ‘bu okulları yazamazsınız, benim ilçeme gelemezsiniz ’diyerek engel olmaya çalıştınız mı?

*Devletimizin verdiği hak ve hukukla, boş okullara atanmak isteyen idareci adaylarına ‘benden izin alacaksınız’ diyerek kendinizi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’mizden üstün gördünüz mü?

* Türkiye Cumhuriyetinin yaptığı sınav ve verdiği hak ile atanan bir kısım idarecilere, basında yansıyan şekliyle ‘mobing ve baskı’ yaptınız mı?

* Siz istemediğiniz halde, devletimizin vermiş olduğu haklar ile atanan kimi okul müdürlerini ‘okul müdürleri WhatsApp grubuna’ almadığınız doğru mu? Atanmış bu idarecileri okul müdürü olarak görmüyor musunuz? Bu onlara karşı alenen mobing değil mi?

* Kimi idarecilere yönelik, haklarında soruşturma açılmak için fırsat kollandığı, bunun için okul personelinin mevcut idarecilere karşı kullanıldığı iddiası doğru mudur?

* Basında çıkan şahsınıza ait mobing iddialarını, algıyla tersine çevirmek için kimi idarecilere ve yakın eşrafınıza, kendinize sosyal medyada destek olunması için ‘linkler’ gönderdiniz mi?

* Bu linkler şimdi ortalıkta komedi malzemesi olarak kullanılıyor mu?

* Çerkezköy’deki kimi okul idarecilerini gece arayarak ve yakın okul müdürleri arkadaşlarınıza idarecileri aratarak, ertesi gün gazeteye baskınvari bir toplantıya gelmeleri için yönlendirme yaptınız mı? Bu iddia doğruysa, bu durum dahi ‘mobingin’ tam da kendisini ifade etmiyor mu?

* İdarecileri telefonla arayan ve gazlayan yakın arkadaşlarınız, niçin gazeteye gitmediler?

* Bu teklifi kabul etmeyen ve ‘çocuklarımız bize velilerin emanetidir, biz onları bırakmayız ve gelmeyiz’ diyen eli öpülesi idarecilerin yüzlerine telefonları kapattınız mı?

*Kendilerine emanet edilen yavrularımızı okulda bırakıp, mobing iddialarını haber yapan gazeteye, tabir-i caizse tiyatro oynamak için ziyaret gerçekleştiren idarecileriniz hakkında bir işlem başlattınız mı?

* Mesai saatlerinde, idareci konumundaki bu kadar devlet memurunun işlerini bırakıp bir araya toplanmalarının, Devlet Memurları Kanunu’na göre bir karşılığı var mıdır ve bu karşılık nedir?

* Hakkınızdaki soruşturmalarda lehinize ifade vermeleri için personelinize her hangi bir yönlendirmeniz oldu mu?

* Daha önce görevden alınan, ya da baskıyla görevden alınıp başka ilçelere gönderilen, il değiştirmek zorunda kalan başka idareci arkadaşlarınız var mı?

* Bir yıldan fazla kendisiyle uğraştığınız, görevine son verilip Kapaklı ilçesine gönderilen, lakin buna karşı açtığı davayı, T.C Devletinin hukuk kararı ile kazanan, hem müdürlüğü geri verilen hem de alamadığı bütün mesai ücretini fazlasıyla alan idareci arkadaşınız var mı?

       Sıkıldığınızın ve mobing kelimesinin can sıktığının farkındayım değerli dostlar. Kimden gelirse gelsin, kime yapılırsa yapılsın asla kabul edemeyeceğimiz bir husus! Devletimizin olayı hakkaniyetle soruşturacağından hiçbir şüphemiz yoktur.  İddialar bununla sınırlı değil maalesef! Başka neler iddia ediliyor diyorsanız buyurun bakalım!

*Yakın zamanda yapılan aile bireyinizin düğününde verilen yemeği, H.F.Z Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Aşçılık Bölümüne mi yaptırdınız?

*Yaptırdığınız bu yemeğin ücretini okula tevdi ettiniz mi?

*Hafta sonu olan bu düğünde, düğün salonunda ‘ismi geçen okulun öğrencilerini mi’ çalıştırdınız?

*Hafta sonu çalışan öğrencilerin yevmiyeleri verilip, sigortaları yaptırıldı mı?

*Evinizin elektrik işlerini Halit Narin Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğretmenlerine mi yaptırdınız? Bu arkadaşlar hayrına mı iş gördüler evinizde?

* İlçemizin okul sıra ve masa ihtiyacını temin işini Bozüyük ve Ankara’da ki firmalara ihale yapmadın mı verdiniz? Bu iş için hep aynı firmalar mı tercih edildi?

*İlçemizde bulunan ve açma ruhsatı bulunmayan, aylarca ruhsatsız faaliyet gösteren ve göstermeye devam eden özel öğretim kurs merkezileri var mıdır?  Bunun için herhangi bir teftiş işlemi gerçekleştirdiniz mi?

* Bu özel öğretim kurslarına gösterdiğiniz inisiyatifi, başka özel kurumlar için de gösterdiniz mi?

* Bu süreç içerisinde kurs merkezlerinin devletimize ödemek zorunda olduğu vergi ve sigorta primleri kurs merkezleri tarafından karşılanmış mıdır?

* Devletimizin, kantin kira artış miktarını %25 ile sınırladığı halde, ilçede kantin kiralarının bu miktardan daha fazla artması yönünde tavır aldığınız ve devletin koyduğu kurallara riayet etmek istemediğiniz iddiası doğru mu? Şu an %25’ten daha fazla zam yapılmış olan kaç tane kantin işletmesi var?

*Periyodik olarak gerçekleştirilen fizik tedavinize makam aracınızla gittiğiniz doğru mu?  Bu makam araçları şahsa özel gündelik işler için kullanılabiliyor mu?

İddiaları sıralamaktan biz utanıyoruz değerli dostlar! O yüzden çok uzatmıyoruz. Ama pandoranın kutusu açılınca kamuoyunda birçok iddia dile getiriliyor! Soruların muhatabı İlçe MEB Müdürü Hüseyin Gümüş Bey’dir. Vereceği cevaplar herkesi aydınlatacaktır.  Buradan kendisine çağrımızdır. Bize ulaşmak için araya başkalarını sokmaya çalışmasına gerek yok! İlkeli gazetecilik anlayışıyla iddialara vereceği cevapları yayınlamayı şimdiden taahhüt ederiz.

Umuyoruz ki Çerkezköy kamuoyunda dile getirilen iddialar hakkıyla incelenir. Hiçbir mazlumun hakkına girilmez. Gerekli mercilerin soruşturma işlemlerini başlatmak için harekete geçtikleri kamuoyu tarafından biliniyor. Biz devletimize güveniyoruz. Lakin biz öncelikle Allah’a güveniyoruz! Mazlum ahı Allah’a hemen ulaşır ve Allah onun hakkını yerde bırakmaz! Kim ne yapmışsa gerek bu dünyada gerekse her şeye şahit olan Allah huzurunda yaptıklarının hesabını er ya da geç verecektir!

Hâsılı, vatana, millete hayırlı hizmet etmek için herkes devletimizde görev almak isteyebilir. Devletimiz uygun görmüşse kimse ahkâm kesmeye cüret edemez! Köşe başını tutup, ‘ben buraların kralıyım’ diyerek poz kesenlere ne oldukları hatırlatılmalıdır. Ey nefsinin ve ihtiraslarının kölesi durumunda olanlar! Sizler girizgâhtaki hikâyede geçen ‘sözde ve sahte avcılarsınız!’ Masum ve mazlumlara göz dikersiniz! Ama şunu bütün yüreğimiz ve inancımızla haykırıyoruz! Bütün kuşları yediniz bir Saksağan mı kaldı? Dikkat edin de saksağanın gagası boğazınızda kalmasın! Vesselam…