ÖNLEM ALINMAYAN KAZALAR KADER OLAMAZ! (4)
28 Şubat 2024, Çarşamba 12:55Ülkemizde 1923-2002 tarihleri arasında 1186 adet maden ruhsatı verilmişken 2002 -2023 yılları arasında bu sayı 386 binlere ulaşmıştır. Okurlara Tema vakfının yayımladığı ruhsat verilen alanlarla ilgili Türkiye haritasını incelemelerini öneriyorum. Ben TV de vakıf başkanını dinlerken ekrana yansıtılan haritayı görünce bir an gözlerimin önüne emperyalist devletlerin dayattığı Sevr paylaşım haritası geldi. Tüylerim diken diken oldu, gözlerim doldu; O haritadan utanmamız lazım!.
***
2023 yılında petrol, doğalgaz, madenlere dair; ÇED süreci başlayan 525, ÇED gerekli değil kararı verilen 443, ÇED olumlu kararı verilen 37 proje bulunmaktadır. ÇED olumsuz kararı verilen ise sadece 1 proje bulunmaktadır. Böyle bir şey olabilir mi? Tüm bu ÇED raporları etkin bir şekilde değerlendirilerek, saha çalışmaları sonucu hazırlansa sonuç böyle mi olur? Değerlendirme yaparken bilim, doğa ve kamu yararı ilkelerinin gözetilmediği yaşanan felaketten de gördüğümüz çok acı bir gerçektir. Yazık ki bütün bunları yapanlar bizim şirketlerimiz, çalışanlarımız ve bürokratlarımız, kısaca bizim insanlarımızdır. Bu yalan, yanlış ÇED raporlarını hazırlayan bilirkişiler, bürokratlar, teknokratlar işbirliği içinde izinlerin rahatça onaylanmasını sağlayabiliyor. Kendileri para kazanıyor ama Vatan topraklarının yağmalanmasına, yurttaşların hayatının riske atılmasına çanak tutuyorlar. Aldıkları eğitim, mesleğe başlarken edilen yemin ne oldu şimdi? Yerli ve milli mühendislik, yöneticilik, vatanseverlik bu mu yani? Ayıptır, günahtır? İnsan vatanına, milletine bunu yapar mı?
***
Bütün bu felaketler toprak altındaki milli servet ekonomiye kazandırılıyor yalanı ile halk uyutulduğu için yaşanıyor. Aslında algı operasyonu yapılıyor. Toprak altındaki milli servet ekonomiye kazandırılıyorsa halk bunu neden görmüyor, halk bu servetten neden faydalanmıyor? Emeklilerimiz neden hala on bin lira maaş ile açlığa mahkum ediliyor? İnsanlar neden hala çöp bidonlarından yiyecek topluyorlar? Felaketin yaşandığı İliç teki bu madenden çıkarılan altının sadece %3 kadarı şirket beyanı üzerinden devlet payı olarak alınıyor. Çıkarılan altının kalanını da merkez bankası bedelini ödeyerek şirketten satın alıyor. Bu durumda maden işletmesinin katlettiği çevrede bize kar kalıyor herhalde. Tam bir sömürge anlayışı yani...
***
Son söz: Ülkemizde tarım toprağı, orman, mera, su varlıkları bakmadan her yerde madencilik faaliyetlerine izin verilmektedir. Bu davranış ülkemiz için artık bir beka sorunu halini almıştır. Yasalar defalarca değiştirilerek vatan topraklarımız adeta yağmalanmıştır. Bu gidişe dur deme zamanı gelmiş, geçmektedir. Ülke genelinde daha fazla çevre felaketi ve can kaybını yaşamamak için ruhsat işlemleri derhal durdurulmalıdır. Ruhsat verilen tüm madenler kamulaştırılmalı, maden işletme faaliyetleri devlet eliyle, çevreyi koruma ve iş güvenliği öncelikli olarak yapılmalıdır.
***
Ülkemiz ve geleceğimiz için topraklarımızı bu sömürgeci madencilik işgalinden ancak ve ancak milletin azim, karar ve mücadelesi kurtaracaktır. Milletimin, derin uykulardan uyanarak şehit kanlarıyla sulanmış, gelecek nesillerden emanet alınmış vatan topraklarını, yine gelecek nesillere temiz bırakmak için sahip çıkması ve koruması umuduyla yazı dizisini Nazım HİKMET in şiirinden yaptığım alıntı ile bitiriyorum. İnsan olan vatanını satar mı?
Suyun içip ekmeğini yediniz.
Dünyada vatandan aziz şey var mı?
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Günü gelir çarh düzüne çevrilir,
günü gelir hesabınız görülür.
Günü gelir sualiniz sorulur :
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Nazım HİKMET RAN (1959)
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum