Reklamı Geç
MSM SANİYELİ
OPTİMED 2
Tekirdağ
16 Ekim, 2025, Perşembe
  • DOLAR
    41.85
  • EURO
    48.94
  • ALTIN
    5657.6
  • BIST
    10.464
  • BTC
    110820.60$

SEBEP; SONUÇ! (3)

16 Ekim 2025, Perşembe 14:17

 Mayıs 2004 te, yani seçimleri kaybetmemden 2 ay sonra DSİ ile ÇOSB arasında imzalanan Yoncalı Barajının tahsis protokolüne, seçimi kaybettiğim için iptali yönünde müdahale edemedim. Mart 2004 te seçilen AKP li yeni belediye yönetimi Yoncalı Barajı tahsisinin iptali için ne AKP hükümeti, ne de mahkemeler nezdinde girişimde bulunmadı. Oysa yargıya yoluyla da olsa tahsisin iptali sağlanabilirdi.

     Çerkezköy Belediyesi öncelikle hiç vakit kaybetmeden tahsisin iptali için girişimlere başlamalıdır. 2 AKP, 2 CHP ve 1 MHP milletvekiliyle tahsisin iptali konusunda Bakanlık üzerinde baskı kurarak iptali sağlanmaya çalışılmalıdır. Olmazsa ÇOSB e baraj tahsisinin Anayasaya aykırı olması gerekçesiyle iptal işlemi için mutlaka yargıya başvurulmalıdır. Çünkü tahsis yapılırken Çerkezköy ve Beldelerinde yaşayan nüfusun mevcut ve yakın gelecekteki su ihtiyacının nasıl karşılanacağı konusunda alternatif bir proje ortaya konmamıştır. Bu haliyle Yoncalı Barajının OSB ye tahsisinde kamu yararı yoktur.

      Evet, beyler size sesleniyorum, size! Başta belediye başkanları, meclis üyeleri, milletvekilleri olmak üzere; siyasi partilerin ilçe, il başkanları ve yönetimleri sesim geliyor mu? Size sesleniyorum işte, size!  Devletine karşı tüm sorumluluklarını yerine getiren yöre halkına karşı yapılan bu yaşamsal haksızlığı nasıl içinize sindiriyorsunuz?  Bu haksızlığı düzeltmek için yumuşak koltuklarınızdan kalkma zamanı gelmedi mi? Sizler siyaseti halka hizmet için mi, yumuşak koltuklarda oturmak için mi yapıyorsunuz?

     Bu güne kadar Yoncalı Barajının ÇOSB ne tahsisinin yanlış olduğunu hangi siyasi parti gündem dışı da olsa TBMM de dile getirebildi? Hangisi bu yaşamsal yanlışın düzeltilmesi için çaba gösterdi? Hiç biri değil mi? Ama hepsi; 2004 yerel seçimlerinde Yoncalı Barajının Çerkezköy Belediyesine dolayısıyla Çerkezköy ve Beldelerinde yaşayan halka tahsisine mücadele eden Mehmet UZ için “bütün kurumlarla mahkemelik, kavgacı “ diye kara propaganda yaparak halkı yanılttılar. Çünkü o çok kolay bir işti, onu yaptılar. Hiç biri baraj tahsisinin iptali konusunda sanayicilerle mücadeleyi göze alamadı, almadı. Alamazlar da! Öyle iftiralarla, entrikalarla, masa başı oyunlarıyla kara propaganda yapmaya benzemez. Önce adam olacaksın. Mangal gibi yüreğin olacak. Her odada, her masada ayrı konuşmayacaksın. Dedikodu yapmayacaksın, yalan söylemeyeceksin. Ya olduğun gibi görünecek ya da göründüğün gibi olacaksın. Son söz olarak, fıkrayı bilirsin; Kendi gücünle işgal ettiğin makamın gücünü birbirine karıştırma. Sonun eşeğin sonuna benzemesin! Bunu da yaz bir tarafa…

     Saygıdeğer okurlar: 2008 de su sorununa yönelik düşüncelerimi böyle yazıya dökmüştüm. Şimdi bu güne bakalım. ÇOSB e tahsisin üzerinden 22 yıla yakın bir süre geçmesine rağmen bildiğim kadar Yoncalı Barajı projesine TESKİ ve Çerkezköy henüz dahil edilmedi, inşaatı da başlamadı. Neden? (eski vekil yeni TBB Başkanının böyle bir projeden haberi var mı ondan da emin değilim.)  Ayvacık Gölet i tamamlanmış, arıtma tesislerinin bitirilmeye çalışıldığını biliyorum. 2026 yılında Ayvacık Gölet inden Saray ve Kapaklıya su verilmesi planlanmıştı, gerçekleşmesini dilerim. TBB. Başkanlığı havzada neden baraj çalışması yapmadığını halka açıklamalıdır. Eski vekilin belediye başkanlığı için liyakatinin olmadığını yazdığım zaman aşağılık iftiralarla susturmaya çalışan troller, sağır ve dilsiz oldular galiba.

    Eski vekilin tecrübesinin başkanlık için bir avantaj olmayacağını söylediğimde Ankara bürokrasisinde çevresi olduğu söyleniyordu ne oldu? ÇOSB ile DSİ arasında imzalanan Yoncalı Baraj projesi protokolünü iptal ettiremeyeceğini biliyordum, ama hiç olmazsa projeye TESKİ yi dahil ettirmeyi başarabilirdi, yazık ki onu da başaramadı. Tüm vaktini ilçe kongrelerinde delege kazanmaya ayırdığı için, halkın susuzluktan kırılmasıyla ilgilenmeye vakit kalmıyor galiba. Seçimde kendine bağlı delege sayısını olabildiğince arttırması, halkın su sorunu çözmekten daha önemli olmalı. Herkesin mesleğine saygı duyarım. Kimsenin mesleki liyakatini sorgulamam. Ancak Belediye Başkanlığındaki tecrübeme dayanarak kişinin vekillik yapmış olmasının B B Başkanlığı yapması için yeterli liyakati sağlamayacağını biliyordum. Eski vekilin iki yıla yaklaşan sürede çözemediği su sorunu bile tahminimi ispatlamış oldu.

      “Sebep; Sonuç!” Yazı dizisinin 1. Bölümünde  “ her söylenene inanma dışında bir hatası olmayan hemşerilerimin hizmetin en iyisini hak ettiklerine inanıyorum.” diye yazmıştım. Zurnanın zırt dediği yer tam da burası işte. Hemşerilerim başkandan sadece hizmet bekliyorlarsa; Oy vereceği Belediye Başkan adayını seçerken genel merkezin dayatmasını falan bir tarafa bırakarak, aday adaylarını kente kim daha iyi hizmet yapar diye değerlendirerek tercihini yapması gerekir. 2008 de halkın 2004 yerel seçiminde yaptığı hatayı gördüğünü, artık kara propagandalara kanmayacağını düşünmüştüm. Ama yanılmışım, demek ki halk o günlerde gereken dersi henüz almamıştı. Bugün aldı mı?  Emin değilim.

   Eski vekil CHP içinde yaşanan değişim mücadelesinde kurultayı kazanan ekiple birlikte olduğu, kurultayın kazanılmasında çok önemli delege katkısı sağladığı için kendisine verilen sözün yerine getirilmesi sonucu kupon belediye olan Tekirdağ a aday yapıldı. Al gülüm, ver gülüm hesabı yani. Tekirdağ CHP üyeleri bu dayatmaya yazık ki hiç ses çıkartamadı, genel merkeze boyun eğdi. Tekirdağ örgütünün sarı öküzü verdiği gün işte bugündür. Sonuç ne oldu: Genel merkezdeki delege ağaları sözlerini tuttu, eski vekil başkan oldu. Oldu da değişen ne oldu? Kadrolaşma sona erdi mi? Tekirdağ genelinde TESKİ nin yaşattığı su sorunu çözüldü mü? İsraflar son buldu mu? Her şey bir tarafa İtfaiye Daire Başkanlığı Çerkezköy itfaiye istasyon binası satıldı. Kaça satıldığı başta olmak üzere sorulan sorulara cevap bile verilmedi, neden? Hesap verilemeyecek bir şeyler mi var? Yoksa neden cevap yok. Başkanların her sene sonunda halka açıklanacağı sözü verilen mal beyanlarını gören, duyan var mı?

    Belediyelerde çözülemeyen tüm sorunların altında; halkın kara propaganda ile kandırılma veya kişisel çıkar vaatleriyle aldatılma tuzakları vardır. Yerel seçimler taraflarca ortaçağ meydan savaşları gibi görüldüğü için, seçim kazanan taraf belediyeyi savaş ganimeti olarak kabul etmekte, vakit kaybetmeden imar ve ihale rantı ganimetlerini paylaşmaya başlamaktadır. Bunları önlemenin yolu aday belirlenmesinden başlar. Üyelerin özgürce aday tercihi yapmasını engelleyecek her türlü düzenlemeye karşı çıkmak gerekir. Aday belirleme yetkisi parti genel merkezlerinden alınarak Hakim denetiminde parti üyelerinin tümünün katılacağı ön seçim sonucuna bırakılmalıdır. Delege ile yapılan temayül yoklaması aldatmacadır. Siyaset simsarları delege seçimlerinden başlayarak delegeyi kendi kontrollerine alıyor, istediği yönde oy kullandırıyorlar. Sonra da yiğit muhtaç olmuş kuru soğana türküsünden miting meydanlarında teselli arar hale getiriyorlar. Ne demişti halk ozanı Nazım HİKMET

Ve bu dünyada, bu zulüm, senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin, demeğe de dilim varmıyor ama ;
kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!

    Ve son sözüm: Evet pazardan hıyar alırken detayı ile inceleyen seçmen, Belediye Başkanı seçerken adayın liyakatine bakmaz, onun bunun hatırı ve genel merkezin dayatmasına göre oy verirse; seçim sonrası susuz da kalınır, ekmeksizde. Çözüm için seçim kanunu ve siyasi partiler kanununda gereken değişiklikler vakit geçirilmeden yapılmalı, egemenlik kayıtsız şartsız milletin olma gereği; seçmenin adayını belirleme dahil seçme ve seçilme hakkını kullanmasındaki tüm engeller kaldırılmalıdır.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum