Reklamı Geç
çetintaş ticaret
Tekirdağ
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    33.09
  • EURO
    36.10
  • ALTIN
    2596.3
  • BIST
    11131.02
  • BTC
    63525.102$

SEÇİME GİDERKEN (2)

08 Mayıs 2023, Pazartesi 13:01

Sağ olsunlar Siyasi parti Genel merkezleri kendi üye ve delegeleri beceremez diye aday belirleme işlemini de tamamladı. Yani seçmen ilk golü kendi partisinden yiyerek maça 1-0 geride başlamak zorunda kaldı. Seçmenler şimdi çok zor da olsa, hiç olmazsa ikinci golü yememenin peşinde. Demokrasiymiş, sevsinler… LİDERLER DEMOKRASİSİ…

Bu seçimin önceliğinin tek adam sisteminden güçlendirilmiş parlamenter sisteme  geçiş olacağını ‘Seçime Giderken (1)’ yazımda dile getirmiştim. Peki; Nedir bu güçlendirilmiş Parlamenter sistem. Her şeyden önce cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde yasama, yürütme ve yargıdan oluşan kuvvetler ayrılığı prensibinden bahsetmenin mümkün olmadığını, bedeller ödeyerek gördük, yaşıyoruz. Altılı masa liderlerinin oy birliği ile anlaştığı güçlendirilmiş parlamenter sistemi mutabakat metninde taahhüt edildiğine göre; etkin ve katılımcı bir yasama, istikrarlı, şeffaf ve hesap verebilir bir yürütme, bağımsız ve tarafsız bir yargı ile kuvvetler ayrılığı yeniden oluşturulacak. Geçmişin tecrübelerinden faydalanılarak, geçmiş uygulamaların ortaya çıkardığı demokrasi sorunlarına ve vesayetçi uygulamalara imkân verilmeyecek, milli iradenin tecelli ettiği, yargının bağımsız olduğu, yürütmenin istikrarlı bir şekilde kurallara bağlı olarak ülkeyi yönettiği, temel hak ve özgürlüklerin teminat altına alındığı, kurumsal kültürün hakim olduğu bir kamu yönetimi temin edilecek. Her şeyden önemlisi üye sayısı arttırılmasına rağmen tek adam rejimi ile etkisizleştirilen TBMM’nin temsil yeteneği arttırılarak, kanun yapma ve yürütmeyi denetleme işlevleri etkili kılınacak, yasama organının daha demokratik, daha etkin ve verimli olması sağlanacak. Meclisin bütçe hakkı tesis edilecek. Parti içi demokrasi ve temsilde adalet ilkeleri tesis edilerek, siyasi partiler ve seçim kanunlarında yapılacak düzenlemelerle siyasette şeffaflık ve dürüstlük güvence altına alınacaktır. (Bir siyasi liderin dönemin başbakanına bunu çıkarırsanız partiye ilçe başkanı bulamayız dediği siyasi etik yasası ile ) Seçim barajı % 3 e düşürülecek. Siyasi partilerin seçim döneminde yaptıkları harcamaların tümünün kamuoyuna açıklanması zorunlu olacak. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş için millet ittifakının düşündüğü anayasa değişiklik taslağı içinden çok kısa alıntılar yaptım, merak edenler metnin tamamını internet ortamından temin ederek inceleyebilir ki, tavsiye ederim.

Eğitimden sağlığa, ekonomiden, adalete, özgürlükten güvenliğe akla gelen her alanda yaşanan çok yönlü kriz hali vatandaşların geleceğe yönelik umutlarını yok etmektedir. Bu krizin en önemli sebebi cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı altındaki keyfi, kural tanımaz sistemsizlik rejimidir. Yaşanılan bu kadar olumsuzluklardan tek adam rejimi değiştirilmeden kurtulamayacağımız çok açık değil midir? Beş yıldır yaşadıklarımızdan ve ödediğimiz bedellerden bu net olarak görülmüyor mu? O halde 14 Mayıs seçimlerinden hemen sonra oluşacak meclis çok hızlı bir şekilde güçlendirilmiş parlamenter sisteme  geçiş çalışmalarını tamamlamalıdır. İşte muhalefetin anlatamadığını düşündüğüm nokta burasıdır. Zaman kaybına tahammülümüz yok. Ancak TBMM de sürecin hızla tamamlanabilmesi için anayasa değiştirme çoğunluğun millet ittifakında olması gerekiyor. Dolayısıyla oyların bir defalık ta olsa bölünmeden millet ittifakında toplanması gerekiyor. Bu yapıdaki partiler, liderler, adaylarla ilgili kızgınlık, dargınlık v.b. kişisel sorunlar olabilir. Hepsine saygı duyarım. Siyaset maalesef bütün bunlara çözüm olacak bir zemine oturtulamadı. Siyasi partilerin en büyük eksikliği budur. Ancak 14 Mayıs seçimleri değişik ve haklı sebeplerle de olsa bölünme dağılma sonucu kaybedilme lüksünün olmadığı bir seçimdir. Çünkü bu seçim kaybedilirse tek adam rejiminden dönüş hadi imkânsız demeyelim ama çok-çok zor olacaktır. Dolayısıyla ülkeyi uçurumun kenarına getiren bu sistemden kurtulmak için bu şans çok iyi değerlendirilmeli, millet ittifakı TBMM de anayasayı değiştirecek sayıda milletvekili sayısı ile kazanmalıdır. Tekrar olacak ama yine de söyleyeceğim; siyasi partilerin, liderlerin, adayların yaptığı fedakârca çalışmaları her gün izliyoruz. Seçim kazanmak için yeter mi, kesinlikle yetmez. Sistemin değişmesini isteyen herkes, kimseden davet veya görev beklemeden, bildiğini gücünün yettiği kadarı ile komşusu, arkadaşı kararsız kimi görürse paylaşarak, ikna etmeye çalışmalıdır. Sorun sadece siyasi partilere bırakılamayacak kadar önemlidir. Amasız, fakatsız herkes görev başına. Yarın gelecek nesillere anlatacağınız bir hikâye bırakmak isteyen herkese çağrımdır: O gün bugün dür. Ülkemizin ve milletimizin aydınlık geleceği için kolları sıvamanın tam zamanı…Yarın olmaz, bugün, mutlaka bugün…

İktidar ve yandaşları seçimi kaybedeceklerini anladılar. O’nun için bugüne kadar yapılmamış, görülmemiş bir şekilde muhalefet partilerini bir tarafa bırakın, seçmenleri bile tehdit ederek kokutma çabalarına başladılar. İçişleri bakanına bakar mısınız ne diyor; Yok 14 Mayıs batının darbe girişimiymiş, yok bu seçim, Türkiye'nin tam bağımsızlık seçimiymiş. Hemen her gün bir şeyler söylüyor ama doğrusu okuyucularımızı söyledikleri boş ve magazinsel sözlerle meşgul etmek istemiyorum. Yalnız sayın bakanın çok doğru söylediği, katıldığım iki sözünden bahsetmezsem haksızlık yapmış olurum. 15 Temmuz da TRT önünde yaptığı açıklamada “darbe girişiminin arkasında Amerika var’ demişti. %100 katılıyorum. Benzer bir sözü de İstiklal caddesindeki bombalı saldırıdan sonra ABD büyükelçisinin taziye mesajını kabul etmeyerek ve cevaben” mesaj alındı diyerek” tekrarlamıştı. Ancak bundan sonra hareketsizliği, söylediği sözün arkasında duramayışı “tam bağımsız bir ülkenin içişleri bakanına” yakışmadı doğrusu. Şimdi; sayın bakan o sözleri ağzından kaçırıp pişman mı oldu, yoksa bakan tam bağımsız bir ülkenin bakanı değil mi ki sözlerinin gereğini yerine getirmek için hiçbir çaba gösteremedi, gösteremiyor. Bu konuda yorum yapmakta zorlanıyorum…

Bakın eski bir başbakan da içişleri bakanını yalnız bırakmadan neler diyor: Yok bu seçim, işgalcilere karşı istiklal mücadelesi seçimiymiş. Yok bu seçim, PKK bölücü terör örgütünü, FETÖ terör örgütünü meşrulaştırmaya çalışanlara karşı milli ve yerli liderin seçimiymiş. Yok Binali Bey o kadar değil ya, aklımızla dalda geçmeye kalkmayın, geçirtmeyiz. Egeli hemşerilerimiz yetti garı diyor ’ya biz de buna yeter be ya diyoruz. Hakikatten yeter! Lütfen aklımızla dalda geçmeyin artık: Seçimi siz kazanınca milli irade, muhalefet kazanınca istiklal mücadelesi mi oluyor? Bu ülkede başbakanlık yapmış birine yakışıyor mu bu sözler? Fetö terör örgütüne ‘ne istediler de vermedik’ diyen kim di? Hadi utanmayın söyleyin bakalım. Fetö borsasını ortaya çıkartan Şamil Tayyar CHP vekili miydi? Habur’ da yaşanan çadır mahkemesi tiyatrosuna İYİ parti mi göz yumdu. Dolmabahçe mutabakatını kimler imzaladı, oturma düzenini bile kim ayarladı. Oslo görüşmelerine katılan görevlileri kim gönderdi, 2019 İstanbul ikinci seçimi öncesi bebek katilinin kırmızı bültenle aranan kardeşini TRT ye kim çıkardı, o televizyon TRT değil, TRT kürdiydi diyen grup başkan vekili kimdi, hangi partinin grup başkan vekiliydi. Bebek katilinden mektup alarak seçmenleri AKP adayına yöneltmek için bir akademisyene televizyonlardan o mektubu kim okuttu? Binali Bey; yandaş, yalaka, besleme basın bunu size söylemez benden duyun: Millet sizin gözünüzdeki millet değil, okuyor dinliyor yorumluyor artık. Anlayacağınız cami imamının söylediklerine inanmıyor, sorguluyor, doğruyu öğreniyor ve hemen unutmuyor. Yani o aya duble yol hikayesinin altından çok sular aktı. Hâlâ inananlar var diye söylüyorlarsa inanmayın size yalan söylüyorlar, sizi kandırıyorlar…Saygıdeğer okuyucularımız: Bütün bu söylemler AKP’nin seçimi kaybettiğinin işaretleridir. Kendileri korkuyor tepki olarak seçmenleri korkutmaya çalışıyorlar. Ama şunu bilsinler ki: KORKMUYORUZ! Bir defa korktuk (12 Eylül 1980) hala onun pişmanlığını, utancını yaşıyor, bedelini ödüyoruz. Aldığımız ders ve tecrübeyle haykırıyoruz: KORKMUYORUZ! işte…Ne demiş; Herakleitos” Aynı sularda/nehirde iki kez yıkanılmaz” . Bu günkü yazımı halk ozanı Ahmet ARİF ten bir alıntı ile bitireyim.   Vurun ulan vurun

                                                         Ben kolay ölmem

                                                         Ocakta küllenmiş közüm, karnımda sözüm var

                                                          Halden bilene

NOT: SEÇİME GİDERKEN (3) Perşembe günü yayımlanacaktır.

#MAAŞINI MİLLETE AÇIKLAYAMAYAN MİLLETVEKİL İSTEMİYORUZ.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum