SESSİZLİĞİN SESİ...
28 Kasım 2024, Perşembe 18:18Gazetemizde 15 Kasım 24 tarihinde yayımlanan “Şeffaflık“ başlıklı köşe yazımda TBB Başkanlığının ÇOSB Müdürlüğü üzerinden bir sanayi kuruluşuna sattığı itfaiye binası ve müştemilatlarıyla ile ilgili sorulara cevap vermediğini tekrarlamıştım. Belediye meclis üyeleri ve mensubu oldukları siyasi partilerin il, ilçe başkanlarıyla; esnaf, meslek odaları ve dernekler dahil tüm sivil toplum örgütleri ve sendikalar ile seçmenleri de duyarlı olup seslerini yükseltmeye, soruların cevaplarını öğrenmek için çaba göstermeye çağırmıştım. Hatta konunun neden hala Kent konseyinin gündemine gelmediğini de anlamadığımı dile getirmiştim.
Belediye meclis üyelerine bir kez daha sormak istiyorum. Saygıdeğer meclis üyeleri: Artık öğrendiğinizi tahmin ediyorum. Bahse konu olan TBB. İtfaiye daire başkanlığı Çerkezköy İstasyonu arsası, üzerinde Çerkezköy Belediyesinin Kullandığı yapılarla birlikte ÇOSB. Müdürlüğü aracılığı ile bir sanayi kuruluşuna satıldı. Bu satış işlemi ile ilgili karanlıkta kalan soruların cevaplarını biliyorsanız, neden kamuoyuna açıklamıyorsunuz? Yok, soruların cevabını bilmiyor, öğrenmek istiyorsanız, unutmayın 5393 sayılı belediye kanunu 26.maddesine göre soru sorma hakkınız var.Kanun “ Meclis üyeleri, meclis başkanlığına önerge vererek belediye işleriyle ilgili konularda sözlü veya yazılı soru sorabilir. Soru, belediye başkanı veya görevlendireceği kişi tarafından sözlü veya yazılı olarak cevaplanır.” diyor. O halde; Mecliste vereceğiniz soru önergesiyle, satış işlemi hakkında soruların cevaplarını öğrenerek halkla paylaşabilirsiniz.
Öte yandan ısrarla dile getirdiğim gibi; bu konu esasında öncelikle Kent Konseyinde ele alınarak satışla ilgili TBB Başkanlığının cevaplamadığı soruların cevapları aranabilirdi. Kent Konseyi: 5393 sayılı Belediye Kanununun 76. maddesinde belirtilen hedefler doğrultusunda: Halkın yönetime katılımını ve denetimini sağlayacak mekanizmaları geliştiren ve kendi sorunlarına sahip çıkmasını özendiren, yönetişim eksenli katılımcı demokrasiyi esas alan ve sivil toplumu öne çıkaran kuruluş olması gerektiği için, özellikle halkın malının halkın iradesi ve bilgisi dışında bir sanayi kuruluşuna satılması konusunda karanlıkta kalan noktaların aydınlatılması için çaba göstermesi gerekirdi.
İtfaiye binasının olduğu arsa müştemilatlarıyla birlikte bir sanayi kuruluşuna satılırken, Kent konseyi herhangi bir aşamada devreye giremez, kimse onların satışla ilgili görüşünü almazsa: Kent konseyinin görevleri arasında bulunan; Kentin hak ve hukukunun korunması, şeffaflık, hesap sorma, kent kaynaklarının etkili, verimli ve adil kullanımına katkıda bulunma, katılım ve yerinden yönetim ilkelerinin ön planda tutulmasından bahsedileme imkanı olmaz. İşte o zaman da Kent Konseyleri halkın gözünde belediyelerden kanun gereği aldığı ödenek karşılığı Belediye başkanının sözünden çıkmayan onun propaganda ofisleri olarak faaliyet gösteren kuruluş olarak kalır. Kentin en değerli arsası yok edilirken satış bedelini bile bilmez, satışa ses çıkartamazsa sonuç bu olur işte.
Oysa daha en başında İtfaiye binasının bulunduğu arsanın satışı ile ilgili olarak Kent Konseyinin görüşüne başvurulması ve bu görüş belediye meclisine sunulduktan sonra satış ile ilgili işlemlerine başlanarak yürütülmesi gerekirdi. Bu yol tercih edilseydi TBB. Başkanlığına sorulan, fakat bugüne kadar cevaplandırılmayan soruların hiç birini sormaya gerek kalmazdı. Ülke yönetiminin en büyük sorunlarından biri de budur. Kanun var, ancak keyfilik ve yanlış uygulamalar nedeniyle maalesef servet transferi yapılan yolsuzluklara zemin hazırlanmaktadır. Kanun ve yönetmelik göz artı edilerek kurumlar yönetilmeye çalışılırsa, kapalı kapılar ardında karanlık odalarda bir şeyler olmakta, ihale ve imar rantlarıyla haramilere servet transferi yapılmaktadır. Bu yönetim tarzı çağdaş demokratik hukuk devletlerinde asla kabul edilemez. Bizim de kabul etmememiz gerekir.
Sorulan sorulara cevap gelmediği için satış için TBB. Meclisinin satış kararı alıp almadığını bilmiyoruz. Bir an için oy birliği ile karar alındığını düşünelim; satış bedeli bile açıklanmayan, üzerinde 250000 yurttaşın hakkının olduğu arsa, mecliste 64 el kabul diye kalktığı için satılmış, olabilir mi? Olur mu? Olursa; Nerede kaldı hak, hukuk, adalet. Mecliste Kalkan 64 elden tek bir kişi bile çıkıp hiç olmazsa satış bedelini neden sormuyor, soramıyor anlamıyorum. Parti ayrımı yapmadan soruyorum: Neden ve kimden korkuyorlar? Korkmuyorlarsa neden sormuyorlar? Halkı neden bilgilendirmiyorlar? Halkın merak ettiği soruların cevap bulması için, şeffaflık için; ses vermek, sessizliğin sesi olmak gerekir!. Korkmayın artık; Ses verin: KORKMAYIN!...
Bugünkü yazımı Ziya EGELİ nin “Talan” şiirinden yaptığım bir alıntı ile bitiriyorum.
Dere tepe, ağaç orman
Viran ediyor, viran
Sen sormazsan,
Ben sormazsam, eğer olmazsa soran
Bu hırsızlar
Bu arsızlar can dahi koymaz bizde
Helal bilmez
Ne de haram
Hortumlar oluk oluk
Ne bir dirhem
Ne bir gram
Kan dahi koymaz bizde
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum