OPTİMED 2
Tekirdağ
05 Şubat, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    33.09
  • EURO
    36.10
  • ALTIN
    2596.3
  • BIST
    11131.02
  • BTC
    63525.102$

TEMİZEL RÖPORTAJI (2)

09 Ocak 2025, Perşembe 16:19

 Yaşadığımız ekonomik sıkıntının boyutunun bir göstergesi olarak asgari ücret ve emeklilere yapılan maaş artışları gösterilebilir. Hazine; enflasyonla mücadele adına kuru soğana muhtaç hale getirilen bu kesimler üzerinde acımasız baskıya devam ediyor. TÜİK’ in  ısmarlama hesapladığı oranlarla kağıt üzerinde düştüğü söylenen enflasyon altında ezilen halkımızın görüntü ve feryatları her akşam tv ekranlarına yürek parçalamaya devam ediyor. Tedbir olarak hazine yönetiminin aklına zamdan başka bir şey gelmiyor. Toplanan tüm vergiler Nas falan bir tarafa bırakılarak faize ve garantili KÖİ projelerine gidiyor. Vergilerin de bazı ekonomistlere göre %70 i, bazı ekonomistlere göre %60 ı dolaylı vergi olarak yine bu kesimlerden toplanıyor. Bu durumun sona erdirilebilmesi için 55.Hükümetin maliye bakanın Sayın Zekeriya TEMİZEL in çabalarıyla çıkartılan “Mali Milat- Nereden Buldun” yasasının AKP iktidarının daha ilk günlerinde yürürlükten kaldırılmasının 22.yıl dönümünde ders alınır umuduyla kendisiyle yapılan bir röportajı aynen aktarmaya devam ediyorum. Bugünkü yazıda yasanın kaldırılmasına yönelik yalan- yanlış karalama çalışmaları anlatılmaktadır.

     “Mali Milat ve Nereden Buldun” düzenlemesine karşı çıkanlar büyük ölçüde ülkemizdeki kayıt  dışlığı ve kayıt dışılığın ekonominin dinamiğini oluşturduğunu savunanlardı. Kara paracılar ise açıkça ortaya çıkmamakla birlikte kayıt dışı ekonominin arkasına saklanıp onları destekliyorlardı. Bu guruplar “Nereden Buldun” yasasına karşı çok sistematik bir kampanya başlattılar. Yani yasa kara para ve kayıt dışı engeline takılmıştı. Burada önemle üzerinde durulması gereken konu; “Mali Milat ve Nereden Buldun” yasası üzerinde tartışmaların biçimidir. Yasaya karşı çıkanların bir kısmı yalan bilgiler yayarak kamuoyu oluşturmaya çalışırken, bir kısmı da bilgi eksikliği nedeniyle onları desteklediler. Eksik bilgilerin başında “Türkiye kaynak teorisinden net aktif teorisine geçebilecek alt yapıya hazır değildir”görüşü geliyordu. Ekonomik ve sosyal olayları ve onların parasal boyutunu inceleyecek bir sistem yoksa kişilerin varlıklarındaki net artışlar izlenilemez, dolayısıyla da “net artış teorisi” de uygulanamaz deniyordu.

   Oysa mantıklı görünen bu sav eksik bilgiye dayanıyordu. Bu savı ileri sürenler 4369 sayılı yasadan önce çıkarılan, varlıklarda ve harcamalarda artış yaratan ekonomik ve sosyal olayların tek vergi numarası ile izlenmesine ilişkin düzenlemeyi ya bilmiyorlar, ya da bilmezlikten geliyorlardı. On bir tane yasada değişiklik yapmak suretiyle buralarda vergi numarası kullanma ve bu bilgilerin de belirli ortamlarda Maliye Bakanlığı tarafından alınacağına ilişkin bir düzenleme yapıldı. Maliye Bakanlığında bunun alt yapısı hazırlandı ve belirli bir süre sonra oradaki bilgilerle beyannameleri karşılaştıran, aktiflerdeki artışları anında kavrayabilen bir sistem ortaya çıktı. Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğünün Bilgi İşlem Merkezinde verileri toplayarak beyannamelerle kıyaslayıp sonrada insanlara bu aradaki fark nereden kaynaklandı? Sen bunun vergisini ödedin mi? Sorusunu sorabilecek bir alt yapı da oluşturuldu. Nereden Buldun Yasası bu düzenlemeden sonra çıkarıldı. Sistemin yaratılmasına “gelirin tanımının değiştirilmesi”ile başlandı. Yanlış ekonomik kararlar oluşturan istisna ve muafiyetler kaldırılarak harcama ve tasarruf olarak ortaya çıkan her türlü kazanç vergiye tabi tutuldu. Üretim ve istihdamı özendirecek hükümler getirildi. Bazı kazanç unsurlarının kaynak teorisine göre vergilendirilmesi ilkesi korundu. Bu sistemle kavranamayan ya da buradan kaçan kazançlarında net artış teorisine yakalanmasına olanak tanındı.

   Sistemin geriye dönük işlememesi için de bir Milat oluşturuldu. Belli bir tarihte Devlet tarafından tutulan ve devlet güvencesindeki kayıtlarda yer alacak değerlerden hareketle vergilendirme yapılmayacağı ilkesi benimsendi. Böylece kayıt dışındaki varlıklar kayıt altına girecek, bu değerlerden hareketle vergilendirme yapılmayacak, bu değerlerin üstüne eklenen değerlerden vergi beyannamelerinde yer alamayanlar için de ”nereden buldun” diye sorulacaktı. Mali Milat aslında nereden buldun yasasının yürürlüğe girmesi sırasında, topluma sunulmuş olan barış sözleşmesiydi. Kayıt dışı varlıklarınızı kayda alırsanız bu değerlerden hareketle size kesinlikle vergi salınmayacak, siz de bundan sonra yeter ki vergi kaçırmayın deniliyordu. Eğer bu yasa yürürlükte olsaydı vergi oranları 2003 yılında % 5 ten başlayacak, vergi oranlarının yüksekliği nedeni ile vergi kaçırma gerekçesi de ortadan kalkacaktı. Kayıt dışlığı özendiren bütün hükümler ise zaten kaldırılmıştı. Net aktif teorisine göre vergilendirme bir sistemdir. Onu getirdiğiniz andan itibaren kaynak teorisine göre vergilendirmede büyük adaletsizlikler yaratan, kazanılmamış gelirin vergisini alan götürü vergi, hayat standardı esası gibi oto kontrol mekanizmaları da kaldırılır. Net artış teorisine göre  vergilendirmede kazanç varsa vergi vardır, yoksa yoktur. Bu mantıkla gerçekleştirilen düzenlemenin karşısında duramayanlar, yasa çıktıktan sonra yasaya karşı saldırılarını arttırdılar. Asıl saldırılar ise gerçek olmayan senaryolara dayandırıldı. Örneğin Mali Milat’ ın ülkeden para kaçırdığı, krize neden olduğu yalanları anlatıldı.

  Oysa Merkez Bankası ve Bankalar Birliğinin yayınlarında Mali Milatta Türkiye nin uluslararası rezervlerinde 5,5 milyar dolar artış olduğu, banka mevduatlarında 3 milyar doların üzerinde bir artış olduğu, Gelirler Genel Müdürlüğünün verilerine göre toplam 25 milyar dolarlık bir değerin kayıtlı ekonomiye geçtiği, bilgileri yer aldı. Buna rağmen Mali Milat karşıtı kampanya yürütenler Türkiye’den 100 milyar dolar kaçtı yalanına devam ettiler. Sonuç olarak böyle bir düzenin kendileri açısından gelecekte yaratacağı riski göz önünde bulunduran kesimler bunun üzerinde ısrarla durarak sonunda başarılı oldular. Türkiye’yi sıcak para spekülatörlerinin cenneti haline getirenler, çok uluslu

 finans kuruluşlarına bağımlı kılanlar Türkiye ye bağımsızlığını sağlayacak düzenlemeleri de kaldırmayı başardılar. Bu yasanın bu kadar kolay kaldırılmasının nedeni toplumsal destek azlığıdır. Başlangıçta yasaya destek verenlerin bu desteklerini kolayca çekmeleri, hatta yasaya karşı çıkmalarıdır. Sonuç olarak “Mali Milat ve Neren Buldun” yasasını kaldıran yasa Cumhurbaşkanı   Ahmet Necdet SEZER in veto etmesine karşın TBMM de aynen kabul edildiği için sadece on gün yürürlükte kaldıktan sonra da yürürlük tarihi itibariyle yürürlükten kaldırıldı.

      Ülkemizde 80 li yıllarda uygulanmaya başlayan liberal politikalar, arada kesintiye uğrasa da uluslararası kuruluşların ısrarıyla hep gündemde kaldı. Yıllar içinde dönem dönem farklı hükümetler görev yaptı, ancak temelde IMF politikaları uyguladıkları için hemen hepsi başlatılan liberalleşme politikalarının tamamlayıcısı oldu. Farklı söylemlerdeki hükümetlerin bu amacı gerçekleştirmek için birbirlerini izledikleri ve bu konuda büyük bir dayanışma içinde oldukları görüldü. Bunlar, kendi çıkarlarını koruyabilen, bağımsız ve yeni dünya düzeninde bile ulusal güçleriyle  ayakta kalabilecek bir devleti yok etmeye yönelik adımlardı. Ekonomik karar mekanizmalarından çekilmiş, borç batağına battığı için uluslararası sermayeye bağımlı hale gelmiş, Devlet; yeni dünya düzeni savunucularının istediği bir devlettir. Kamunun finansman yöntemlerini değiştirenler böyle bir sonucu tahmin etmişler miydi? Bilinemez, ama Devletin sorumsuzca, vergi yerine borçla finanse edilmesinin bu sonucu doğurduğu çok açık bir gerçektir.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum