Tekirdağ
02 Nisan, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    33.09
  • EURO
    36.10
  • ALTIN
    2596.3
  • BIST
    11131.02
  • BTC
    63525.102$

TRANSFER

28 Şubat 2025, Cuma 11:33

Transfer: Fransızcadan dilimize yerleşmiş bir sözcüktür. Bir şeyi bir yerden başka bir yere geçirme, taşıma, götürme veya bir kimsenin herhangi bir hakkını bir başka kimseye aktarmasını, geçirmesini sağlayan işlemdir. Spor terimi olarak profesyonel bir sporcunun, para karşılığında, kulübünü bırakarak bir başka kulübe geçmesi transfer oldu diye ifade edilir. Bugünkü yazıda  güncel olan, ancak ülkemizde çok şikayet edilmesine rağmen bir türlü önlenemeyen Milletvekili transferleri konusunda görüş ve düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

   14 Mayıs 2023 Seçimleri sonucu değişik siyasi partilerden seçilerek TBMM giren bazı vekiller  farklı gerekçelerle, farklı tarihlerde partilerinden istifa etmişti. Pazar günü yapılan AKP 8. Olağan Büyük Kongresinde seçildikleri partilerden istifa eden bu vekiller AKP ye transfer olarak kongrede yeni partilerinin rozeti taktılar. Böylece vekil transferleri yine, yeniden halkın gündemine girdi. Çok sık dillendirilen gündem değişikliği doğal olarak tekrar gerçekleşti. Kuru soğana muhtaç, çöp bidonundan yiyecek toplayanlar unutuldu. Vur patlasın, çal oynasın transfer kutlamalarına devam. Medyayı takip eden okurlar bu transferlerin bir senaryo çerçevesinde gerçekleştiğine tanık oldular. Transfer olan vekillerden biri partisinden istifa ettikten 14 (on dört) saat sonra partinin MKYK ve MYK da görev almayı başardı. Bu olay da herhalde alanında bir rekor olarak siyaset arşivinde yerini almıştır. Daha da ilginci; önceki partisinde, parti sözcüsüne tepki göstererek istifa eden vekil şimdi aynı sözcü ile yeni parti çatısı altında tekrar buluşarak siyaset yapmaya devam kararı verdi.

   Siyasete ilgilenmeye başladığım yıllarda hatırladığım ilk milletvekili transferleri “Güneş Motel” transferleri olarak hatırlananlardır. CHP 1977'de seçimlerinde büyük sol ittifakını sağlayarak yüzde 41'in üzerinde oy aldı ve seçimden büyük bir zaferle çıktı. Ancak, kazandığı 213 milletvekili tek başına iktidar olmasına yetmedi, (II.MC) hükümeti kuruldu. 11 Aralık 1977'de yapılan yerel seçimleri Ecevit rüzgarı ile yine CHP kazanınca Meclis' te yeni dengeler aranmaya başlandı. Siyasetteki istikrarsızlığa son verebilmek için güvenoyu alacak milletvekili sayısına ulaşmak isteyen CHP; AP den istifa eden milletvekilleri ile dönemin CHP' li İstanbul Belediye Başkanı Aytekin Kotil' in aracılığında belediyeye ait Florya- Güneş Motel tesislerinde görüşmeler yaptı.
    Ecevit 11 bağımsız milletvekiline, kuracağı hükümete destek karşılığında bakanlık önerdi. Bu olay siyasi tarihimize 11' ler olayı olarak geçti. Yapılan gensoru görüşmeleri sorası 31 Aralık 77'de Süleyman Demirel başkanlığındaki II. MC Hükümeti düştü. Ardından kurulan Ecevit hükümeti güvenoyu aldı. 11' ler den biri dışındaki 10 milletvekili yeni kurulan hükümette bakan oldu. Ecevit  yıllar sonra “Güneş Motel” transferleri için "en büyük siyasi hatamdı" itirafında bulundu.

    Milletvekili transferi her zaman vekil sayısı düşen parti tarafından çok sert eleştirilse de bugüne kadar hemen her dönem transferler devam etti. Günü kurtarma adına yapılan vekil transferlerinin hiçbir soruna çare olmadığı görülmesine rağmen yazık ki hala yapılmaya devam ediyor. Bazen maksadı aşan derecede şiddetli hakaret içeren eleştiriler yapılıyor ancak, maalesef önleyici yasal tedbirler alınmıyor, ya da alınamıyor. Siyasi partiler ve seçim kanunlarındaki boşluklar, partilerde lider sultası yaratmaya devam ediyor. Milletvekili adayı belirlenmesini genel başkan ve etrafında ki dar kadroya bırakan düzenlemeler; milletvekili transferinin de önünü açan bir yapı haline gelmiştir. Bu yapının, aday tercihi ile  “Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir” sözünün içini boşaltarak, sadece duvarda yazılı bir söz olarak bıraktığının farkında olduğundan bile pek emin değilim.

    Milletvekili adaylarının belirlenmesinde; yasalarda gereken değişiklikler yapılarak, adayların ön seçimle belirlenmesinin zorunlu hale getirilmesi, transfer konusunda belki kesin çözüm olmaz ancak; önemli ölçüde engeller diye düşünüyorum. CHP nin Cumhurbaşkanı adayını tüm üyelerinin katılacağı ön seçimle belirleyecek olması iyi bir örnek olacaktır. Yalnız, Milletvekili seçimleri de Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte yapılacağı için; acaba aynı ön seçimde milletvekili adayı belirlenmesi olmaz ama, hiç olmazsa aday adaylarının belirlenmesini düşünmek gerekmez mi?

    Devrimse işte asıl devrim bu olur. Seçimlere doksan gün kala üye ve seçmenlere araştırma ve değerlendirme için gereken süreyi tanımadan yapılan ön seçimden de istenen sonuç alınmayabilir. Süre uzun tutulursa üyelere araştırma ve değerlendirme için yeterli zaman kalacağından daha isabetli aday tercihi yapma olasılığı artacaktır.  Bugüne kadar aynı işlemleri yaparak her seçimde farklı sonuç beklendi, olmadı. Artık siyasi partilerin konsensüs sağlayarak seçim sisteminde

yeni bir sistem arayışına gitmesinde fayda olacaktır. Belki artık dar bölge gibi seçim sistemlerini gündeme alarak, her vekil için dar seçim bölgeleri belirlenerek, seçmene vekilini daha iyi tanıyarak doğru tercih yapma, meclisteki çalışmalarını izleme ve değerlendirme imkanı verme zamanı da gelmiştir. Vekil de kendini aday gösteren lidere bağlı değil, gerçekten vekili olduğu millete bağlı kalacak, onların sorunlarını çözmek için çalışacak, sürekli olarak onlara hesap verecektir.

    İşte o zaman vekillerin maaşları ile asgari ücret arasındaki uçurum gibi olan fark kapatılabilir.

Belki o zaman emekli maaşlarının açlık sınırının altında kalması önlenebilir. Belki o zaman üç-beş yerden maaş alan bürokratların maaşı tek maaşa indirilebilir. Belki o zaman milletvekili özlük hakları sadece vekil olduğu dönemi kapsar hale gelebilir, vekillik sonrası bağlı olduğu eski sosyal güvenlik sistemine devam ederek diğer vatandaşlarla aynı sosyal güvenlik imkanlarından faydalanır, imtiyaz olmaz. Belki o zaman iki yıllık vekillikten sonra emekli vekil maaşı ve ömür boyu sağlık güvencesi kazanma ayrıcalıklarına da son verilebilir.

    Dokunulmazlıklar ise sadece kürsü dokunulmazlığı ile sınırlı kalır. Ve işte o zaman vekiller şeffaflık gereği aldıkları maaşları gizlemeye gerek duymadan millete açıklayabilirler. İşte o zaman vekiller kanun gereği devlete verilen mal bildirimi olduğu haliyle, aynen millete de açıklamak zorunda kalırlar. Vekillik işte o zaman; kişilerin kendi ve ailesinin geleceğini garantiye alacak bir yatırım aracı olmaktan çıkar ve ancak millete hizmet için liyakatli kişilerin yapabileceği geçici bir görev haline gelir. İşte o zaman yaptıkları ihalelerle, aldıkları kararlarla kamuyu zarara uğratanlar hesap vermek zorunda kalabilirler.. Kalmalıdırlar!...

 

Bugünkü yazıyı  Ataol BEHRAMOĞLU nun “Ne Çok Hain” şiirinden yaptığım alıntı ile bitirelim.

Ne çok hain.

Kimliksizler, omurgasızlar

Hedefisiniz şimdi lanetin.

Ne hizmetinde olduğunuz iktidar

Ne sahte parıltısı şöhretin

Kurtaramayacak sizi bu lanetten,

Halkın içinde yükselen nefretten,

Artık hiç değilse susmayı deneyin.

Ne çok hain.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum