TÜKENEN SABRIMIZ
05 Ağustos 2022, Cuma 17:32Çocukken kolumun bacağımın kırılmasını çok isterdim.
Alçıya alacaklar öyle havalı havalı gezecektim
Birileri üzerine imza atacak öyle bir artistli falan…
Sırf bu yüzden ağaçların tepesinden atlar; kapıya, duvara dalardım
Yine de hiçbir yerim kırılmadı…
Sonraları büyüyünce bu defa hiç istememe rağmen kalbim kırıldı…
Hep yolumda yürüyordum bi yerlere çarpmıyordum oysa ama kalbim kırılıyordu.
Bir yerden düşünce” acaba kırıldı mı?” dediğimde “cık kırılmamıştır”
“Kırık olsa duramazsın” diyorlar ya hani inanmıyorum onlara…
Kalbin kırılınca duruyorsun
Vallaha bayağa kırık ama içinin sıcaklığından hissetmiyorsun sanırım
Alışıyorsun…
Acıyan kolumu, ağrıyan başımı yoklar gibi kalbimi de yokluyorum
Sızlıyor çünkü…
Sonra az daha büyüyünce fark ettim ki koltuk değneği kullananlar yavaş yavaş yürüyor
Ardı sıra da alçılı bacaklarını sürüyorlar
İyileşmek için çabalıyorlar
Yeniden yürümek, yeniden koşmak hayata karışmak istiyorlar
Ama ben niye yapamayayım dedim günün birinde…
Kalbimi alçıya almayı öğrendim ben de
Sızlasa da dayanmayı
Hayattan vazgeçmemeyi her ne olursa olsun öğrendim
Tavsiye ederim sizlere de
Acını yaşa, sabırlı ol, sar sarmala alçıla kalbini…
Bacağından az daha mı kıymetli kalbin
Sar ki iyileşsin yoksa hep geriden gelecek
Kimsenin görmediği alçılar üzerine atabilirsin kendi imzanı
Hem de rengarenk ispirtolu kalemlerle…
Geçmiş olsun kalbim
İyileşeceksin…
***
Ben küçükken havlu kenarı örmeyi öğretirdi anneler.
Örmeyi öğrenirken defalarca söker yeniden başlardık sabırla
Her yenilgi ile sabrı öğrenirdik.
Şimdilerde kenarı hazır oyalı yemeniler var.
Uğraşmak istemiyor kimse…
Annem herkesin uyguladığı aynı tarifle yapardı yemekleri
Ne az ne de çok atardı malzemelerden ama herkesten daha lezzetli olurdu onun yemeği
“Sırrı ne “derdim bazen
“Siz yemeği yapıyor pişerken bırakıp gidiyorsunuz”
“Sabırsızsınız”
“Ben pişene kadar başında bekliyorum “derdi
Şimdi izlenen videolarda hızlı yemek tarifleri en çok izlenenler
Uğraşmak istemiyor kimse…
Eski zamanlar, yeni zamanlar diye kıyaslamayı sevmem
Her zaman kendi içinde değerli benim için ama her şeyin hızla tüketildiği şimdilerde en çok da sabrımız tükenmedi mi sizce?
Herkesin çok acelesi var
Yemeklerimiz ayaküstü
Arabalarımız daha hızlı
Azıcık yavaşlayan internet saç baş yolma sebebi
Her şey dört nala adeta
Birbirimize sabrımız yok…
Nasihat eden yaşlılarımızın sözlerini bitirmesine sabredemediğimiz gibi
Önümüzde biri yavaş yürüse sinirleniyoruz
Eğlenen kahkaha atan birinin beş dakika daha fazla gülmesine tahammül edemiyoruz.
Camide, sokakta, otobüste bir çocuğun sesine tahammül yok
Kadın kocasının evde oturmasını istemiyor
Çocuk anasının aramasını
Sofraların gecikmesine bile sabır yok erkeklerin
Aykırı bir görüşü bırakın birinin beş saniye yüzümüze bakmasını istemiyoruz.
Daha kırılgan içimizdeki sabır
Tahammülümüzü tükettiğimiz için
Kopmak üzere olan ip gibi çoğu zaman insan ilişkilerimiz
Oysa farklılıklarımızı zenginlik saysak
Herkesin eksiklikler kadar iyi yanları olduğunu kabul etsek
Her yaşanmışlığı yeni bir dantel motifi gibi görsek hayatımızın kenar süsü yapıversek…
Her tecrübe iştahla doyup kalktığımız yemek masası olsa
Herkes o sofradan aldığını kendi nasibi saysa
Olmaz mı?
Olurdu da
İşte…
Selam ve dua ile
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum