Reklamı Geç
çetintaş ticaret
Tekirdağ
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    33.09
  • EURO
    36.10
  • ALTIN
    2596.3
  • BIST
    11131.02
  • BTC
    63525.102$

YOLSUZLUK; BEKA SORUNUDUR! (2)   

09 Eylül 2024, Pazartesi 13:07

Belediyelerde yolsuzluklar sadece bir siyasi partiye mensup belediye başkanı ve ekibi tarafından yapılsaydı halk seçimlerde o partiye oy vermeyerek yolsuzluk yapanları kendi cezalandırır, belki de bitirebilirdi. Yolsuzluklar sağ, muhafazakar demokrat, sosyal demokrat, milliyetçi, demeden hemen bütün siyasi parti belediye başkanları tarafından yapılabildiği için halk takip edemiyor, ayıramıyor, sandıkta cezalandıramıyor. Yolsuzluk kurtulmanın imkansız olduğu kadermiş gibi kabul görüyor. Okurlar yakın belediyelere o gözle baksa değişik görüşteki siyasi parti belediye yönetimlerinin aynı yöntemlerle belediye kaynaklarından nasıl zenginleştiklerini çok net görürler. Sihirli formül:1-İhale, 2-İmar rantı yaratıp paylaşmak 3- belediyeye iş yapan müteahhitlerden (sözde) bağış almak.

***

 Belediye meclislerinde İhale ve imar rantı yaratılıp nasıl paylaşıldığını görmek isteyenlere; meclislerdeki imar planı ile ilgili yapılan toplantıları izlemelerini tavsiye ederim. Farklı partilerde olduğu bilinen meclis üyelerinin  imar planı değişikliği söz konusu olduğunda nasıl oy birliği ile hiç tartışmadan evet dediklerini izleyin. Bunlar; çoğunlukla ne için evet dediklerini bile bilmezler. Rantın büyüklüğü bir süre sonra meclis üyelerinin yaşantısındaki zenginleşmeden fark edilebilir.  Seçimlerde desteklediği siyasi parti üyesinin mecliste imar oylamalarında iktidarla nasıl rant yaratarak paylaştıklarına şahit olmak namuslu vatandaşlar için biraz ağır gelir ama acı gerçek budur.

***

Önceki yazımda yolsuzluklarla mücadelenin neden başarısız olduğuna örnek olarak ”rüşvete” bahşiş diyen eski bir bakan ve bakanlık genel müdürünün haberini paylaşmıştım. Bugün de belediyelerin imar işlerinde dönen rüşvet çarkından bir örnek paylaşmak istiyorum. Orta Anadolu da bir il belediyesinde 70 yaşındaki emekli öğretmen Z.T İçişleri Bakanlığı Müfettişlerine, belediye görevlilerinin binasına bir kat daha çıkılması karşılığında kendisinden 10 bin YTL rüşvet istediğini iddia etmiş. Çok sayıda inşaat sahibinin, belediyeye verdikleri rüşvet karşılığında kat artırım hakkı elde ettiğini ileri sürmüştür. Belediye başkan yardımcısının odasında bulunan çelik kasa müfettişler tarafından açtırılmış; içinden (bir siyasi partinin il yönetim kurulu üyesi ve parti muhasibi ne iletilmek üzere) yazılı zarfın içinde hamiline 5 bin YTL tutarındaki bir çek, kapalı zarf içinde ayrıca 2 adet çek ile kayıt defterinde karşılarında toplam 272 bin YTL olan isim listesi çıkmıştır.

***

Mülkiye müfettişleri, çok sayıda kişinin ifadesini aldıktan sonra hazırladıkları raporu  yargıya intikal ettirmişler. Sanık mahkemedeki ifadesinde, “Belediye insanların tüm taleplerini ifade edebildiği bir kurumdur. Görevim olmadığı halde Ramazan çadırı ile ilgili çalışmalar yaptım. Sadece iyi niyet esası ile varlıklı insanlarla fakir insanlar arasında köprü olup, toplumumuzun kanayan bir yarasına el atmaya çalıştım. Hiç kimseyi mağdur etmek ya da şahsıma çıkar sağlamak amacı gütmedim. Suçsuzum, beratımı talep ediyorum” demiş. ( Hürriyet 28/07/2006) İnşaat sahiplerinden kat artırımı karşılığı rüşvet aldıkları ileri sürülen sanıklar, görülen dava sonucunda; belediye başkan yardımcısı ve belediye meclis üyeleri ‘irtikap’ tan değil, ‘görevi kötüye kullanma’ suçundan 1 yıl 1 ay ile 2 yıl 1 ay arasında değişen hapis cezaları almışlar. Bir önceki yazıda eski bakanın yaptığı koruma kollama görevini bu defa genel başkan yardımcısı üstlenmiş. Bakın ne demiş: "Orada bir usülsüz işlem yapılmış, ama bu işlem hiçbir halde rüşvet, zimmet, dolandırıcılık olarak nitelendirilemez"

***

Tamam işte; usülsüz işlem yapıldığı kabul edilmiş. Bu usülsüz işlemin neden yapanın yanına kar kalarak kötü örnek olmasını istiyorsunuz? Anladığım kadarıyla savcılık iddianamesinde irtikap suçından cezalandırma istemiş, ancak hakimler genel başkan yardımcısıyla aynı fikirde olacak ki; suçun vasfının değiştiğini kabul ederek görevi kötüye kullanmaktan ceza vermişler. Mahkemelerin iddianamedeki ”irtikap” suçunun vasfının değiştiğini kabul ederek “görevi kötüye” kullanmaktan verdiği cezalar suçluyu koruyup kollama yönünde adeta emsal oluşturmuş, yolsuzluk yapanlar bu kabul nedeniyle ceza almaktan kurtulmuşlardır. Mahkemeler ayrıca karar öncesi AKP yetkililerin açıklamalarını da yargıyı etkilemeye yönelik olarak görmemiştir. Emsal kararlar; AKP iktidarının yolsuzlukları önlemede neden başarısız olduğunu açıklayan yazılı bir belge olarak yargının tozlu raflarında  kalmıştır...

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum