Reklamı Geç
çetintaş ticaret
Tekirdağ
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    33.09
  • EURO
    36.10
  • ALTIN
    2596.3
  • BIST
    11131.02
  • BTC
    63525.102$

EĞİTİM SİSTEMİ

22 Nisan 2020, Çarşamba 10:24

Bilindiği üzere eğitim sistemimiz başladığı günden itibaren her çeşit, her şekilde gündeme gelmeyi başarabilen konularımızdan. Gündeme nasıl geliyor bir de bunu sorgulamamız gerekiyor aslında? Uygulamalar ne kadar yerinde? Ne kadar iyi eğitim alıyoruz? Eğitim sistemimiz yurt dışı ile karşılaştığı zaman yeterli seviyede mi? Ya da çocuklarımıza nasıl davranıyorlar? Ya veliler?

***

Veliler yeterince çocukları ile ilgileniyor mu? Öğretmenlerine gereken terbiyeyi, saygıyı gösterebiliyorlar mı? Eğitimin ilk evresi evde başlar. Aile terbiyesi ile başlayan ve okulda çevresi ile bütünleştiği zaman eğitim esas eğitim olarak karşılaşıyor. Fakat evde gereken eğitimi almayan, alamayan çocuklarımız bunu dışarı yansıttığı zaman ister istemez sistemimize de yansıtıyorlar. Nasıl mı?

***

Öğretmenlerimiz bu tür terbiye eksikliği olan çocuklarımızla uğraşırken gerçekten başarılı, okumak isteyip de yeterli desteği göremeyen evlatlarımıza gereken özeni gösteremiyor da ondan. Türkiye’de eğitim sistemi kurulduğu günden beri sürekli bir değişim, bir yenileşme içinde. Olmalı da ama bu yenileşmenin bazen kötü sonuçlara da yansıdığını görüyoruz. Özellikle son beş yıl içerisinde öğrenci, öğretmen veli üçgeninde oldukça değişimler söz konusu. Hem de çarpıcı bir şekilde. Dövülen, hakarete uğrayan öğretmenlerden tutun da öğrencisini döven öğretmene kadar her türlü sorunla karşı karşıyayız. Peki bunun sebebini hiç düşündük mü?

***

Bizler tek taraflı sorgulama sistemi içindeyiz. Hani at gözlüklerini taktı yine derler ya işte tam da bu noktada at gözlüklerimizi takıyoruz maalesef. Dayaktan tutun da hakarete kadar her şeyi dinleyip yargılamadan insanlara kılıf biçmesini çok seviyoruz. Suçlu bulunsun da nasıl bulunursa bulunsun diyoruz. Ama çuvaldızı kendimize hiç mi hiç batırmıyoruz ne hikmetse. Dayağı elbette ne bir öğretmene ne bir veliye ne de bir öğrenciye kısacası hiçbir canlıya uygun bulmuyorum. Konuşarak anlaşabilmek varken eğitim sisteminde dayağın işi ne? Ama günümüzün gençleri öyle bir seviyeye geldiler ki bilgi toplumu çağında hızlarına yetişmek adeta imkansız. Bu yüzden de bazılarına ayak uydurmakta zorlanıyoruz. İşte bu noktada iş öğretmen ve velilere düşüyor. Eğitim sisteminin getirdiği sıkıntılar herkese yansıyor. Doğal olarak bu noktada kimse sabrını gösteremiyor. Ya öğretmeni dövüyor ya öğrencisini. İkisi de çok ama çok yanlış. Bu konuda da iş yine idareye düşüyor. Hem öğretmeni hem de öğrenci ailesini bilinçlendirmek zorunda. Peki kimler bu işi yapıyor?

***

Yapılsa da istenilen seviyede değil aslında öyle olsaydı zaten bu konular gündeme taşınır mıydı? Peki neler yapılmalı bu konuda hiç düşündük mü? Evet uygulamada olan birkaç örneğimiz var peki ne derecede etkili? henüz kestirmiş değiliz açıkçası. Örneğin 5+3+3 sistemden 4+4+4 lük sisteme geçtik. Peki ne kadar başarıya ulaştık? Ulaşan kişilerin ne kadarı gerçekten eğitim seviyesinin istenilenin üstünde başarı sağladı? Bunları biliyor muyuz? Bilmediğimiz için de sadece konuşuyoruz. Dediğim gibi eğitim sistemi için sorulacak yazılacak birçok soru ve birçok cevabı verilemeyen sorular ve konular var kafamızda. Eğitim sistemimiz yurt dışı ile kıyaslandığı zaman elbetteki yeteri düzeyde değil. Olması yolunda ilerliyor mu orası muamma. Vel hasıl eğitim çok önemli konularımızdan birisi olduğu halde bukadar üstünde düşünülmeden bir sürü model deneniyor. Olan adeta yapboz tahtası niteliğinde olan çocuklara, velilelere ve bilhassa öğretmenlere oluyor.

***

Ne mi oluyor? Bilgi toplumundayız, ya da bilgi toplumuna geçiş süremizde sosyal medyadan tutun da diğer her türlü bilgiye erişebildiğimiz halde yeterince adabı muaşeret kanunlarını öğrencilere öğretemiyoruz olan bu. Verilmesi gereken en temel ders. Hem öğrencilere hem de velilere. Sistemden bahsetmişken son birkaç şey söylemek istiyorum sonrası karar sizin. Eğitim sistemimizin ilk evresi olan 5+3+3 lük sistemde ezbercilikten uzakta bir nesil yetişti. Yani 2000 li yıllar ve öncesi. Orada okuyanlar olarak günümüz çocuklarımızdan çok daha şanslı olduğumuzu görüyorum. Kitaplar doluydu, bilgiler vardı. Araştırma duygusu, merak, öğretmene ve aileye duyulan saygı. Peki ya şimdi ki sistem? Bu sistemde ise tamamen tersi. Merak etmeyen, araştırmaktan habersiz, her şeye hazır cevap, boş kitaplar, boş bilgilerle dolu sayfalar, Çevreye duyulmayan saygı çevresinde bir nesil yetişiyor. Sizce hangisi iyi? kararı siz verin.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum