İNSANCA
06 Şubat 2020, Perşembe 11:17Yara bandıyla koşu bandı arasında gidip geliyoruz
Yaralarımız kabuğa, ayaklarımız toprağa hasret.
Hızla yaşlanırken,
Hayat kapağı açık kalmış kolonya şişesi gibiyken,
Odanın bir ucuna oturmuşuz.
Gençliğimizin buharlaşan esansını kokluyoruz…
Yeni dünya dedikleri bu olsa gerek.
Organik ekmek,
Organik yumurta,
Organik yoğurt,
Köyümüze gitmek yerine,
Milyonluk şehirlere köyü getirmeye çalışıyoruz…
Yakında marketlerde de yerini alır mı bilmem;
“Dert dinleye dost”
“Kin gütmeyen arkadaş”
“Satmayan organik yoldaş”
“Gezen insan çocuğu”
“Hayırlı evlat mayası”
Belli mi olur belki on yıl sonra organik insan diye sunum yapar yeni dünya düzeni
Demem o ki;
Hep çok yoğun
Hep çok yorgunuz…
Köy uzakta,
Şehir kalabalıkta
Dostlarımızın nesli ise azalmakta…
***
Hayat bir sözlü sınava benzer
Ağzımızdan çıkan her kelime başarımızı da etkiler
Kimi büyük lokma yediğinden,
Kimisi de bir lokmayı bölüşmediğinden kaybeder
Kendi tuzu kuru olan, başkasının yarasına tuz basmakta ustadır.
Eleştirmek ve kibirlenmek ne kadar ham insan göstergesi ise, hoş görmek ve tevazu olgun insan niteliğidir.
İnsan kendine mesafe koyan birinin değiştiğini ya da gerçek yüzünü gösterdiğini düşünür de;
Araya örülen duvarın tuğlalarını kendisi vermiş olamaz mı? diye hiç düşünmez.
Şimdilerde bolca var olan, işine geldiği gibi davranan insanlara hiçbir zaman güvenilmez.
Bir insan ne kadar bencilse o kadar da merhametsizdir.
Merhamet ise insanı insan yapandır.
“Kork Allahtan korkmayandan” demiş atalarımız
Sözün derinliği bu durumu izah etmek için çokça yeterli.
Hiç kimsenin hikayesini tam olarak bilemezsin
İnsanın kendine bile anlatamadıkları vardır
Bugün üzgün olman kimsenin umrunda değil, yarın da olamayacak emin ol
Özetle hayatı çok ciddiye alma çünkü toprak herkesi çabuk unutturur.
***
Şubat ayındayız çarşı pazarda bir telaş
14 şubat için ne alacağının derdinde
Tüketim toplumu günleri özelleştirerek pazar oluşturuyor
Bu 14 Şubat’ta eşinizi, sevgilinizi şaşırtın ve bana hediye alın.
Pirinç, makarna, battaniye, gül, çiçek ne alacağım diye düşünmeyin.
Bir markete, mağazaya veya bakkala girin ve ilk gördüğünüzü alın
Bilmem kaç karat pırlanta ya da altın kaplama saat almışsın gibi sevindiğimi göreceksin
Bana nasıl ulaşacaklarını bilmeyenler için tarif edeyim
Hani geçen gün yolda yürürken maviş gözleri ile sana mendil satmaya çalışan küçük çocuk benim
Her gün önünden geçtiğiniz harabe gecekondu var ya işte orda oturuyorum
Hani geçenlerde karton yığınlarına uzanmış hasta ve yaşlı adam dikkatinizi çekmişti ya; işte o benim
Sırtında bebeği ile geçen gün çöpünüzü karıştıran anne benim
Bana hiçbir yerde denk gelmediyseniz çöpün yanına bakın
Bir lokma ekmeğe muhtaç o masum bakışlı köpek yavrusu benim
Eğer hala görmediyseniz çöpün üzerine bırakılan camlardan ayağımın kesilmesi pahasına
Bir poşette belki bir parça yiyecek bulurum umuduyla, çöpün açılmasını bekleyen kedicik benim
Gelin,
Hediyenizi bana verin
Yüzümdeki şaşkın gülümsemeyi fotoğraflayıp sevdiklerinize gönderin
Bence bunu bir düşünün.
İkinize de çok iyi gelecek ama en çokta bana
***
Son olarak
Sabahları insanlara günaydın demek
Birine çarpınca özür dilemek
Göz göze geldiğinizde bir çocuğa gülümsemek
Kasiyere ‘kolay gelsin’ demek
Ne biliyim bunlar hem çok güzel hem de insanca
Veeee…
Hepsi de bedava biliyor musunuz?
Selam ve dua ile
Çerkezköy
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum